Ve Elleri o kadar kötü kangren olmuştu ki İngiltere'ye dönmek zorunda kaldı. | TED | و كانت يداه قد لسعها البرد بشكل سيء فتحتم عليه العودة الى انجلترا. |
Sevimli olmalı, çok uzun boylu değil, güzel Elleri yani bakımlı demek istiyorsun? | Open Subtitles | ..يجب أن يكون ودودا ليس طويلا , يداه جميلتان .. أتقصدين حسن المظهر؟ |
O durdu, çevresinde döndü, Elleri tümüyle ıslaktı, suçlu gibi görünüyordu. | Open Subtitles | لقد وقف و استدر كانت يداه مبتلتين و يبدو مذنباً تماماً |
Söyle babana, o zehirli küçük ellerini evimden uzak tutsun. | Open Subtitles | نعم، حسنٌ، قل لوالدك أن يبعد يداه السامة عن منزلي. |
Tabii, hirsiz ellerini yikamayacak kadar kibirliyse belki de yakalanmayi hak ediyordur. | Open Subtitles | لو كانَ السارِقُ طَبعاً مَتَكَبِراً جداً على غَسلِ يداه رُبما يَستَحِقُ أن يُمسَك |
Eğer iki eli olsaydı, evet ama engelli biri olarak, mümkününatı yok. | Open Subtitles | لو كان لديه يداه الإثنتان، أجل ولكن كونه أحد أطرافه مبتور، مستحيل |
O durdu, çevresinde döndü, Elleri tümüyle ıslaktı, suçlu gibi görünüyordu. | Open Subtitles | لقد وقف و استدر كانت يداه مبتلتين و يبدو مذنباً تماماً |
O denli tutkuyla aşıktı ki, sizi ne zaman düşünse, Elleri titriyordu. | Open Subtitles | كان غارقا فى العشق, لدرجة انه كان عندما يفكر فيك, ترتعش يداه |
Onun basketbol Elleri küçük klik ve çerçeve içindeki lensin slaytlarını, kamera içindeki filmi, plastik kutu içindeki kimyasalı öğrendi. | TED | تعلّمت يداه الكبيرتان الأماكن والحركات الدقيقة لتثبيت العدسة في إطارها، والفيلم في الكاميرا، والكيماويات في وعائها. |
Elleri artık kamerasına uymuyordu, eşinin Elleri de, vücuduna da uymuyordu. | TED | لم تعد يداه تناسبان الكاميرا، أو تناسبان يدي زوجته، أو تناسبان جسده. |
Elleri kerpiçten dolayı çatlaklar içinde olur, sırtı ustabaşının kamçısından dolayı yara içinde kalır, ancak kalbinde Tanrı'nın ruhunun ateşi yanardı. | Open Subtitles | يداه تكون كثيرة العُقد و مكسوره من تجاويف الأحجار و ظهره متقرحا من سوط الرئيس المتعسف لكن قلبه يحترق بروح الرب الرزاق |
Elleri kerpiçten dolayı çatlaklar içinde olur sırtı ustabaşının kamçısından dolayı yara içinde kalır ancak kalbinde Tanrı'nın ruhunun ateşi yanardı. | Open Subtitles | يداه تكون كثيرة العُقد و مكسوره من تجاويف الأحجار و ظهره متقرحا من سوط الرئيس المتعسف لكن قلبه يحترق بروح الرب الرزاق |
Elleri öyle titriyordu ki sigaranı bile yakamadı. | Open Subtitles | إن يداه كانتا ترتعشان حتى لم يتمكن من إشعال سيجارتك |
Ama bu kocası ellerini benim üzerimden çekemedi. Yatak hikayeleri uzmanlık alanıydı. "Selam tatlım. | Open Subtitles | المهم أن ذلك الشخص لم يستطيع أن يبعد يداه عنى |
Biliyor musunuz, ona öleceğini söylüyorlar, ellerini bağlıyorlar, onu hazırlıyorlar, ve iskeleye yerleştiriyorlar. | Open Subtitles | أتدري, لقد قرأوا عليه الحُكم وأوثقوا يداه وأعدّوه ثم اقتادوه إلى المنصة |
Doug ellerini pek kirletmek istemez. | Open Subtitles | دوغ لَمْ يَحْببْ أن تتسخ يداه حقاً أن تتسيخ يدّاه. |
eli içeride kalsın diye pantolonunda küçük bir çember vardı. | Open Subtitles | كان لديه حلقة صغيرة في سرواله لكي يبقي يداه داخله |
Kötü haber de şu ki, şu noktada kollarını ve bacaklarını kımıldatamadı ve uyarıcılara cevap vermedi. | Open Subtitles | والاخبار السيئة هي ، انه قد لوحظ انه غير قادر علي تحريك يداه ولا قدميه ، ولا يستجيب للمحفزات |
Artık ellerinin nereye değdiğini bildiğime göre, bir daha gitmem. | Open Subtitles | أحتاج لواحد جديد الأن، حيث أني أعرف أين كانت يداه |
Bu yüzden de elimdeki damgaya Elini koyarak kendisine kopyaladı. | Open Subtitles | بالتالى قام بنسخ ختم الفائز بالمركز الاولى على ظهر يداه |
eller cepte, tükürüp, küfredip, kabadayılık taslayıp.. | Open Subtitles | يداه بجيوبه , يبصق, يقوم باللعن يكون مغرور |
Öyle kuvvetli ve sağlam bir atışmış ki, yol boyunca Kolları daireler çizmiş. | Open Subtitles | بدا و كأن هناك قوة كانت تساعده في الرمي كانت يداه تزداد قوتها |
Sinsice cinayetlerin ellerine sıvaşan kirini şimdi fark etti. Her dakika ayaklanma çıkıyor, cinayetlerinin bedelini ödetiyor ona. | Open Subtitles | فهو لا يدرك الآن أن ما أراقته يداه من دم قد التصق بهما وفي كل دقيقة يظهر تمرد ضده |
Bu yüzden İsa'nın ellerinde çiviler ve kafasında dikenli telle kan revan içinde olduğu o korkunç resimleri yaparlar. | Open Subtitles | لهذا لديهم تلك الصور الوحشية للسيد المسيح وهو ينزف جراء المسامير التي دُقت علي يداه والأشواك التي غُرست برأسه |
Ellerinden başka hiçbir şey kullanmadan soygun yapmasıyla Ünlenmişti! | Open Subtitles | لقد حظى بسمعة رفع سيارة ! مسروقة بكلتا يداه العارتين |