"يدعني" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin vermiyor
        
    • izin verirdi
        
    • izin vermez
        
    • izin veriyor
        
    • izin vermedi
        
    • izin vermezdi
        
    • bırakmıyor
        
    • bırakmasını
        
    • izin vermesini
        
    • izin vermeyecek
        
    • izin verir
        
    Niye? Yüzüm haberlerde. Baban yavrularımı taşıyan köpeği görmeme izin vermiyor. Open Subtitles وجهي في الأخبار ووالدكِ لن يدعني أرى الكلبة التي تحمل صغاري
    Bazen sanki ben başarmışım gibi kızları kapmama izin verirdi. Open Subtitles كان يدعني أخذ فتاة منه بين الفترة و الأخرى كما لو كنت أفعل ذلك بنفسي
    Hep ne yapacağımı söyler. Karar vermeme hiç izin vermez. Open Subtitles دائماً يملي علي ماذا أفعل , لم يدعني أبداً أكتشف الأمورعلى حدة
    Çıktığım adamın bir bronzlaşma solonu var ama benim bedavaya bronzlaşmama izin vermiyor, ama arkadaşı olduğu kızların bedavaya bronzlaşmasına izin veriyor, bu yüzden bunu büyük bir olaya çevirmemek için başka bir bronzlaşma salonuna gidiyorum, ama bronzlaşma salonu toplumunda sır olmadığını bilirsiniz, Open Subtitles ذلك الرجل الذي أتواعد معه يملك صالون تسمير ولكنه لا يدعني أفعلها مجانا ولكنه صديقاته يعطيهم مجانا
    Oraya gittiğimden beri bir tane bile yemek ücreti ödememe izin vermedi. Open Subtitles لم يدعني أدفع حساب أية وجبة غداء منذ أن بدأت أقصد مطعمه
    Uyurken ona dokunmama izin vermezdi, kural böyleydi. Open Subtitles لم يدعني أبداً ألمسّه عندما ينام، كانت تلك قاعدة.
    Kolbe beni kapıdan bırakmıyor. Open Subtitles كولبا سوف لن يدعني أتجاوز البوابة الرئيسية ...
    Bu denyo köpek Travis'in piç yavrularını görmeme izin vermiyor. Open Subtitles هذا الأحمق لن يدعني حتى أزور كلاب دوغ ترافيس اللقيطه
    Pilotunu yapmama izin vermiyor, çünkü hala bizim saçma salak şeyi yaptığımı sanıyor. Open Subtitles لن يدعني أقوم بعمل حلقته التجريبيّة لأنه يعتقد أني ما زلت أعمل بتفاهتنا.
    Eve geç dönmeme, plak çalmama falan izin vermiyor. Open Subtitles هو لا يدعني أبقى في الخارج لوقت متأخر أو تشغيل الأغاني أو أي شيء آخر.
    Birlikte her gün dama oynardık ve tanrı kalbini kutsasın, Shilo her zaman kazanmama izin verirdi! Open Subtitles باركه الله, كان ـ شادلو ـ يدعني أفوز دائماً
    Geç saatlere kadar çalıştığım günlerde burada kalmama izin verirdi. Open Subtitles يدعني أبقى هنا في الليلة التي يعمل فيها متأخراَ
    Babam bana kendi müziğimi yapmama izin vermez Gördün mü? Open Subtitles لا أعلم لم تطلبين مني فعل هذا ابي لن يدعني أن أعزف موسيقاي
    Eğer okuldaki en tuhaf çocuk tarafından dövülürsem, bir daha hiç kimse masasında oturmama izin vermez. Open Subtitles إن هُزمت من أكثر الأطفال غرابةً بالأطوار في المدرسة، فلن يدعني أحد أجلس إلى طاولته
    Bazen benim ismimin yazılmasına izin veriyor. Böyle tatlı biri. Open Subtitles هو يدعني أنشر المقالات باسمي أحياناً فهو لطيف جداً
    Güvenlik görevlisi gibi davranırsam burada kalmama izin veriyor. Open Subtitles يدعني أنام هنا مقابل أشياء كحراسة المكان
    Telefonlarına cevap vermiyordun ve yeni memur O'Connor da yukarı çıkmama izin vermedi. Open Subtitles حسناً، انتِ لم تجيبي على هاتفكِ والضابط الجديد اوكونور لم يدعني اصعد لكِ.
    Veznedar kadın paramı almadı, polis memuru yoldaki çukuru kapatmama izin vermedi, hapishanedeki adama sözümü dinletemedim. Open Subtitles موظفة الضرائب التي رفضت أخذ مالي الشرطي الذي لم يدعني أردم الحفرة حارس السجن الذي القاني في السجن الانفرادي
    Onu üste ziyaret etmeme, hatta oradan aramama bile izin vermezdi. Open Subtitles لم يكن يدعني حتى أزوره في القاعدة أو حتى أتصل به هناك
    Çocukken babamın atış yapmasını izlerdim ama... tüfeğine dokunmama hiç izin vermezdi. Open Subtitles كنتمتعودةعلىمراقبةأبيو انا صغيرة , و لم يدعني ألمس بندقيته
    "Beni çok korkutuyor. Beni hiç yanlız bırakmıyor." Open Subtitles لقد غضب كثيراً لدرجةٍ أخافتني" "ولا يقبل أن يدعني وشأني
    Geri dönüp ona beni rahat bırakmasını söyle yoksa beni bir daha gördüğünde, parmağım tetikte silahımı kafasına dayamış olacağım. Open Subtitles لذا عودي إليه واخبريه أن يدعني وشأني وإلا المرة القادمة التي سيراني بها، سأصوب بندقية نحو رأسه وأصبعي على الزناد
    Müdüre çıkıp çocuğun anne ve babasıyla konuşmama izin vermesini istedim. Open Subtitles فطلبت من المدير ان يدعني اتحدث مع والديه
    Sanırım benim Broncos veya Nuggets'ı yazmama asla izin vermeyecek. Open Subtitles أتعلم، لن يدعني أكتب أبداً عن البرونكوز أو عن النوغيتز
    — Babam çizgi film izlememe izin verir. Ama ben baban değilim. Tamam mı? Open Subtitles ــ أبي يدعني أشاهد الرسوم المتحركة ــ وأنا لست والدك، أتفهم؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more