| beni takip ettiğine memnun oldum. bana gerçekleri sylemeye zorluyor. | Open Subtitles | أنا مسرور أنك تتبعتيني فهذا يدفعني أن أقول لك الحقيقة |
| Katilin bu odada olduğunu düşünmek için nedenlerim var. | Open Subtitles | ثمة ما يدفعني للاعتقاد بأن القاتل موجود داخل هذه القاعة. |
| Bu neredeyse, mıknatısın nasıl çalıştığını öğrenmeyi istememe sebep olacak. | Open Subtitles | هذا يدفعني تقريباً للتساؤل عن كيفية عمل المغناطيس |
| Beni gittikçe daha da derinlere itiyor. | Open Subtitles | إنه يدفعني إلى الأسفل أعمق، فأعمق |
| Ama sizin ufaklık geldi, beni itip kaktı ve hakaret etti. | Open Subtitles | ولكن الفتى هنا جاء الينا وبدء يدفعني ويصرخ علي |
| Sizi görmek çok güzel, oğlum. Burası tüylerimi diken diken ediyor. | Open Subtitles | من الجيد رؤيتكم يا رفاق هذا المكان يدفعني للجنون |
| Babam beni zorlamadı. Ben istedim. | Open Subtitles | أبي لم يدفعني لهذا أنا أردت هذا |
| Adamda bir şeyler bende, ona yumruk atma isteği uyandırıyor. | Open Subtitles | هناك شئ حيال هذا الشاب يدفعني لضربه |
| Babam beni Hristiyan Üniversitesi'ne gitmem ve hatip olmam için zorluyor. | Open Subtitles | أبي يدفعني إلى الذهاب لــجامعة مسيحّيــة وأصبــح قسيسّ |
| Noel'i sevmediğimi biliyor ama buna rağmen her yıl kutlayayım diye zorluyor. | Open Subtitles | انها تعرف أنني لا أحب عيد الميلاد، وبعد، كل عام، أنها يدفعني للاحتفال به. |
| Neyler beni bunun gibi şeylere zorluyor? | Open Subtitles | ماذا يدفعني لاستغلال فرص كهذه؟ |
| Ele geçirilmiş olduklarına inanmam için nedenlerim var, efendim. | Open Subtitles | لدى من الأسباب ما يدفعني الى الاعتقاد بأن هذا الأمر وصل لجهات عليا , سيدى |
| Tek demek istediğim seni sevme nedenlerim aynada görebileceğin bir şey değil. | Open Subtitles | كل ماأريد قولة هو إن السبب الذي يدفعني إلى حبك ليس بأمر يمكنك أن تريه في المرآة |
| Başka komplocular olduğuna inanmak için haklı nedenlerim var. | Open Subtitles | لدي سبب يدفعني للإعتقاد بأن هناك متآمرين آخرين |
| Bu da arada bir aptalca şeyler yapmama sebep olacak, çünkü aşk delicedir. | Open Subtitles | وهذا يدفعني لإقتراف ،أشياء سخيفة لأن الحبّ جنون |
| Bu, onun beni umursayıp umursamadığı hakkında düşünmeme sebep oldu. | Open Subtitles | عجباً. يدفعني هذا للتساؤل إن كانت مهتمّةً لأمري حتّى. |
| Luke, beni itiyor. | Open Subtitles | لوك ،،انه يدفعني |
| Beni hayatının dışına itiyor. | Open Subtitles | يدفعني خارج حياته |
| Çekin ellerinizi. Kimse beni böyle itip kakamaz. | Open Subtitles | أبعد يديك عني لا أحد يدفعني هكذا |
| Tuhaf olan, normalde bana ne yapacağımı söylemesi beni deli ediyor. | Open Subtitles | الشيء الغريب هو عندما يقول لي ما يجب القيام به في الحياة هذا يدفعني للجنون. |
| Ama baban da beni buna zorlamadı değil. | Open Subtitles | لكن هذا لا يعني أنه لم يدفعني لفعل هذا |
| Ve görgü kurallarına uymamak bende bir şeyleri fırlatma isteği uyandırıyor. | Open Subtitles | و سلوك سيء يدفعني لرمي الأشياء |