18 ay önce de her şeyi doğru yapmıştık, ...ama bu adam, Regina ifade vermek istemediği için aklandı. | Open Subtitles | فعلنا كل ما هو صواب قبل 18 شهرا، وتمت تبرئة هذا الرجل لأنها لن يدلي بشهادته. |
İş ortaklarına karşı ifade verecekti. | Open Subtitles | هو كان سوف يدلي بشهادته ضد بعض من شركائة السابقين |
Ben de onun kahrolası konuşmayı yapmasını isterim, ve belki yapar. | Open Subtitles | اتمنى لو يدلي بالتصريح كذلك وربما يفعل، لكن إذا لم يفعل |
Kendisinden yaşanan talihsiz olay hakkında bir yorum yapmasını bekliyoruz. | Open Subtitles | أن يدلي السيناتور بتعليق على الأحداث المؤسفة الأخيرة. |
Rafalca, açıklamanın günün ilerleyen saatlerinde yapılacağını temin ediyor. | Open Subtitles | رفالكا اكد لي ان مرشح سـ يدلي تصريح |
Unidac Sanayi'nin bir sözcüsü bir açıklamanın yolda olduğunu söyledi. | Open Subtitles | متحدث بإسم صناعات (يونيداك) على وشك أن يدلي بتعليق. |
Başkan Benson herhangi bir açıklamada bulunmadı. | Open Subtitles | ولم يدلي الرئيس بنسون بأي شهادة |
O sırada duruşmada ifade veriyordu. | Open Subtitles | وكان يدلي بشهادته على الوقوف في ذلك الوقت. |
Kesinlikle ifade vermek zorunda... ve kim tamamen işbirliği yapmaktan bahsetti ki? | Open Subtitles | إنه بشكل جازم عليه أن يدلي بشهادته ومن الذي قال أنه يجب التعاون بشكل كامل ؟ |
İfade vereceksiniz efendim. Başkan ifade verecek. | Open Subtitles | أنت سوف تدلي بشهادتك يا سيدي الرئيس سوف يدلي بشهادته |
Her birimiz ayrılmak konusunda düşündüklerimizi ifade etmek zorundayız. | Open Subtitles | يجب على كل منا أن يدلي برأيه حول الرحيل |
Eğer tanıklık yapmasını isterseniz, bunu yapar. | Open Subtitles | و إذا أردتَ منه بأنّ يدلي بشهادته ؛ سيفعل ذلك |
- Tanıklık yapmasını da isteyeceksin. - Öyle bir olasılık var. | Open Subtitles | و الخطوة القادمة ستريده أن يدلي بشهادته - نعم, هذا أحتمال - |
BM temsilcileri açıklamada bulunacak. | Open Subtitles | ممثل أحرزنا Lagde؛ ق الأمم المتحدة HVA يدلي ببيان. |
Bir açıklamada bulunacak mı bilmiyorum. | Open Subtitles | ربما يدلي بحديث |