Bu dünyada beyaz adamın gittiği hiçbir yerde barış ve huzur görülmemiştir. | Open Subtitles | لا يوجد له مكان فى هذا العالم ... يستطيع أن يذهب إليه |
gittiği her yere yıkım götürdü. | Open Subtitles | . يُلحق به الدمار فى كل مكان يذهب إليه يسبب فيه الخراب |
Evet ve suçsuzların gittiği İbrahim'in Kucağı... ve de çocukların gittiği Çocuk Araf'ı var. | Open Subtitles | نعم وصدر إبراهيم حيث يذهب والسجن هو ما يذهب إليه الأطفال |
Belki de Gidecek yeri yoktur. Yılın bu zamanlarında insanlar çok yalnız kalabiliyor. | Open Subtitles | ربما لا يوجد مكان يذهب إليه هذا الوقت من العام يثير الوحدة |
Kendini kaybetmişti ve Gidecek yeri yoktu. | Open Subtitles | لقد كان ضائعاً و ليس لديه مكان لكى يذهب إليه |
gittiği her yerde VIP muamelesi görürmüş. | Open Subtitles | هذا الشخص يحصل على أفضل معاملة في كل مكان يذهب إليه |
Yalnız kalmak için gittiği ve şişeleri kırdığı yer. | Open Subtitles | إنه المكان الذي يذهب إليه لينفرد بنفسه و يحطم الزجاجات |
gittiği her yerde, döndüğü her köşede karşısında beni bulacak ve elinde ne varsa bana verecek. | Open Subtitles | ،أي مكان يذهب إليه ، حيثما يتوجه ،سأكون هناك |
Belki gittiği yer hakkında bir şeyler buluruz. | Open Subtitles | لربّما سنكتشف المكان الذي كان يذهب إليه. |
- En azından gittiği her yerde felakete neden olmuyor. | Open Subtitles | على الأقل هو لا يصنع كارثه فى كل مكان يذهب إليه |
Salı öğleden sonraları gittiği bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان يُحبّ أن يذهب إليه بعد ظهر يوم الثّلاثاء |
Bu aptal şeyi, gittiği her yere götürüyor. | Open Subtitles | أنه يحمل هذا الشيء الغبي بكل مكان يذهب إليه |
gittiği her yerde peşinde olur kiminle konuştuğuna bakarım. | Open Subtitles | أتبعه إلى أى مكان يذهب إليه وأى شخص يتكلم معه |
Her söylediğini ve gittiği her yeri izliyoruz. | Open Subtitles | نحن نراقب كل شيء يقوله و كل مكان يذهب إليه. |
Onun Gidecek yeri yoktu, benim de ne yaptığımdan haberim yoktu. | Open Subtitles | بدا أنه ليس لديه مكان يذهب إليه و لم أدري ماذا أفعل |
Evet, pek iyi bir tercih olmamış olabilir ama Gidecek bir yere ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | ربما لم يكن خيارًا موفقًا ولكنه بحاجة لمكان لكي يذهب إليه |
Gidecek yerinin olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قال أنه ليس لديه مكان يذهب إليه. |
İşten sonra buraya gitmiş olmalı. | Open Subtitles | لابد أنّه المكان الذي كان يذهب إليه بعد العمل. |
Saklayacak bir şeyi olan herhangi birinin oraya gitmesi çok doğal. Elbette, bu saklanacak şeyin yasa dışı olması gerekmiyor. | TED | فليس مدهشًا إذًا، أن يكون مكانًا طبيعيًا يذهب إليه أي شخص معه شيء يريد إخفاءه، وبالطبع، فإن هذا الشيء غير قانوني. |
Kim bu insanların zorunda kalmadıkça görmeye gitmeyeceği kişi? | Open Subtitles | مَن يكون ذلك الشخص إلى لا يذهب إليه أحد إلا إذا كان مُضطراً ؟ |
Sence neden 1972'den beri kimse oraya gitmedi? | Open Subtitles | "الجانب المُظلم"، لماذا تظن أنّه لم يذهب إليه أحد مُنذ العام 1972؟ |