Dünya üzerindeki en eski yaşamı bana bağlayan şeyi görmeye geldim. | Open Subtitles | جئت لأرى ما يربطني ببعض من أقدم أشكال الحياة على الأرض |
Daha önce yaptıklarımızdan arınmış çok daha farklı bir ekip kurmak istedik, beni onlara bağlayan tek şey bir telefon numarasıydı. | TED | أردنا أن نصنع فريقاً يكون مختلفاً كلياً عما كنا نفعله في السابق, أنه كان لدي فقط رقم هاتف يربطني بهم. |
Beni bu suç mahaline bağlayan tek şey sensin. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يربطني بمسرح الجريمة ذاك |
Ama hiçbir bağımın kalmadığı bir dünyayı niye kurtarayım ki? | Open Subtitles | ...لمَ عساي أنقذ عالماً لم يعد لديّ ما يربطني به؟ |
Hiçbir bağımın kalmadığı bir dünyayı neden kurtarayım? | Open Subtitles | لمَ عساي أنقذ عالماً... لم يعد لديّ ما يربطني به؟ |
Ortadan kayboluşuyla beni ilişkilendiren hiçbir kanıt yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك أي دليل يربطني بإختفائها |
Bizi buraya bağlayan hiçbir evrak yok. | Open Subtitles | لا يوجد ورق شراء أو حجز رسمي يربطني بهذا المكان مطلقا |
Beni Serge'e bağlayan tek his de acıma duygusuydu. | Open Subtitles | الشعور الوحيد الذي كان يربطني بـ"سيرج" كان شعور الشفقة. |
Altın beni sana bağlayan asıl şey değil. | Open Subtitles | - ليس الذهب هو الشيء الرئيسي الذي يربطني بك |
Bu yüzük beni geçmişe bağlayan bir çapa gibi. | Open Subtitles | وهذا الخاتم ملاذٌ يربطني بالماضي. |
Beni Van Der Woodsen'lara ya da onların dünyalarına bağlayan bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا شيئ آخر يربطني بآل "فاندر ودسن" وعالمهم |
Beni hayat bağlayan her şeyden vazgeçmeye razıyım. | Open Subtitles | سأهجر أيّ شيء يربطني بالحياة |
Üzerinde beni bir cinayetle ilişkilendiren kan var. Evet ama yatağın altında yaşasın. | Open Subtitles | "إنّه غارق في دم يربطني بجريمة قتل"، نعم، ولكن ربّما يجب أن يقيم تحت الفراش |