Güzel elbiseleri olan kadınlar. Uzun şapkalar giyen şık beyefendiler. | Open Subtitles | . سيدات يرتدين ثياب جميلة رجال أنيقين بقبعات طويلة |
Bütün dilediğim aynı kıyafeti giyen kadınlardan oluşan bir gruba katılmaktı. | Open Subtitles | كل ما أردته هو أن أنضم لمجموعة من النساء يرتدين نفس الزي |
Aslında bütün kadınların en güzel şeylerini giyip oraya gelmesi çok dokunaklı. | Open Subtitles | في الواقع ، أنه مؤثر جداً ، جميع النساء يرتدين أجمل الأشياء. |
- Onlardan biri, "bayan öğrenciler katolik okul üniforması giyiyor mu?" ise | Open Subtitles | لو أنكم تسألون إن كانت الطالبات يرتدين زي المدارس الكاثوليكية؟ |
Kızlar, siyah çuha takım giyer. | Open Subtitles | الفتيات يرتدين زياً أسوداً لطيفاً |
O galada 200'den fazla insan vardı ve kadınların yarısından çoğu da siyah giyiyordu. | Open Subtitles | كان هناك أكثر من 200 شخص في ذلك الحفل، ونصف أؤلئك النسوة كنّ يرتدين ملابس سوداء. |
Hindu kadınları, kocaları öldükten sonra her zaman kenarlıksız beyaz sariler giyerler. | Open Subtitles | الزوجات الهندوسيات دائما يرتدين الساري الأبيض بلا حدود.. .. بعد وفاة أزواجهن. |
Oraya vardığımız gün büyük bir tören için giyinmiş kadınlar görüyoruz. | Open Subtitles | يوم وصولنا، كانوا النساء يرتدين أجمل ما لديهن |
Hepsi de takım giyerler ve model çanta takarlar. | Open Subtitles | جميعهن يرتدين الحلل وحقائب كبار المصممين إنه بمثابة زي |
kızlar beyaz bir şey giydiğini söyledi. | Open Subtitles | توقعت بأن الفتيات من المفترض أن يرتدين الأبيض |
Çiçekli etekler giymişler saçlarında da amberçiçeği var. | Open Subtitles | - انهم يرتدين المايوهات و ازهار الهيبسكوز فى شعرهم |
Şimdi piyanonun olduğu yerde bulunan divana uzanmış maske giyen kadınlar vardı. | Open Subtitles | وكانت هناك نساء يرتدين أقنعة مستلقيات بالقرب من البيانو حسنا، اسمع عليك أن ترتاح |
Bu genelde yüksek topuk giyen kadınlarda görülen bir şey ancak kalın topuklu ayakkabı giyen erkekler dede bu görülebiliyor. | Open Subtitles | الآن، عادة ذلك يرتبط بالنساء اللاتي يرتدين الكعوب، لكنّه يُوجد أيضاً لدى الرجال الذين يرتدون قاع حذاء. |
Herifin 18 tane masa örtüsü giyen karısı var. Araba bile kullandırmıyormuş onlara. | Open Subtitles | شخص لديه 8 زوجات يرتدين أغطية المائدة ولا يسمح لهنّ بالقيادة حتى |
Aslında bütün kadınların en güzel şeylerini giyip oraya gelmesi çok dokunaklı. | Open Subtitles | في الواقع ، أنه مؤثر جداً جميع النساء يرتدين أجمل الأشياء |
Eminim bu üniformayı giyip de bir lezbiyenle oynaşmamış kadın yoktur. | Open Subtitles | أراهن أنك لن تجدي الكثير من النساء يرتدين هذا الزي الرسمي لا يأكلون طعامهم مع شاذات |
Klipler, daracık kıyafetler giyip kukuları hakkında şarkı söyleyen güzel kızlardan geçilmez oldu, arkadaşlar. | Open Subtitles | لا، لا، أنا أقول لكم يا رفاق أن الفيديو كليب لم يتطور إلا إلى فتيات حسناوات يرتدين ملابس ضيقة و يقمن بالغناء عن مفاتنهن |
Yani çoğu kız giyiyor ama ben kendimi rahat hissetmiyorum. | Open Subtitles | أقصد، أنني أعلم أن معظم الفتيات يرتدين ذلك، لكنني لا أشعر بالراحة بهم |
Evet anne. Bütün kızlar bunlardan giyiyor. | Open Subtitles | اجل ياامي كل البنات يرتدين مثلهن |
Amerika'da bütün kadınlar pantalon mu giyer? | Open Subtitles | هل كل النساء في أمريكا يرتدين البنطال؟ |
Kikui onu tutuklamaya geldiğinde... aynı kimonoyu giyiyordu. | Open Subtitles | كان يرتدين نفس الرداء عندما إختطفه (كيكوي) عندما قابلته مبكراً ذلك اليوم |
Kısa eteklerini giyerler, kız arkadaşlarıyla birlikte bara giderler, belki bir tane çok fazladır ve biraz ilginç bir erkekle geceyi arka sokaklarda geçirir. | Open Subtitles | يرتدين تنورات قصيرة و يذهبن للحانات مع صديقاتهن ربما الكثيرات ثم يقبلن رجلاً غريباً في خلف حارة مظلمة |
Etrafta okul kızları gibi giyinmiş bir sürü yetişkin kadın olacak. | Open Subtitles | ستتواجد هنا نساءٌ بالغات يرتدين ملابس طالبات الثانوية. |
Alice rolünü isteyen bütün kızlar, kurdele takarlar. | Open Subtitles | الفتيات اللواتي يمثلن دور (أليس) يرتدين وشاحا |
Sanırım birkaç tanesinin kırmızı çorap terlik giydiğini gördüm. | Open Subtitles | أظن أنني رأيت مجموعة منهن يرتدين جوارب صوفية حمراء. |
Hepsi de peri masalı kostümleri giymişler. | Open Subtitles | جميعهنّ يرتدين أزياء قصص خرافيّة. |