Her şey ne olursa olsun yüzeye yükseliyor değil mi? | Open Subtitles | كل شيء يرتفع إلى السطح في نهاية المطاف، أليس كذلك؟ |
Su, platform boyunca tünelde basınç yapıyor bu yüzden seviye yükseliyor. | Open Subtitles | المياه على طول الرصيف تسبب ضغطاً على النفق، لهذا يرتفع المنسوب. |
Ortalama mutluluk çizgisi yükseliyor ama iniş-çıkışlar azalıyor. | TED | إذا متوسط سعادتك سوف يرتفع .. ولكن لن تحصل على تلك اللحظات التي تصل بها متعتك الى الحدود القصوى |
Hisse senetlerinin değerleri yukarı çıktığı gibi aşağı da inebilir. | Open Subtitles | تعلم , سعر السهم يمكن أن ينزل كما يمكن أن يرتفع |
Dünya savaşı. Borcumuz astronomik rakamlara yükseldi, GSYİH'nin yüzde 118i, gerçekten tehlikeli ve savunulamayacak bir rakam. | TED | و يرتفع الديْن الى مستويات قصوى. ١١٨ في المائة من إجمالي الناتج المحلي. |
Gen oluşumu yüzünden bu sayı artabilir fakat bunun sıfır kadar az ya da ne kadar yüksek olduğunu kesin olarak bilmiyoruz. | TED | بفعل إعادة التركيب، قد يرتفع ذلك الرقم، مع أننا لا نعلم بالتأكيد مدى ارتفاعه — أو قد ينخفض إلى الصفر. |
Şu anda Amerika'da, IQ seviyesi her yıl 0.36 puan yükseliyor. | TED | الآن في الولايات المتحدة، يرتفع متوسط نسب الذكاء بمعدل 0.36 نقطة في العام. |
Yapay zekâ geliştikçe deniz seviyesi yükseliyor yani bu görev alanında bir tür küresel ısınma gerçekleşiyor. | TED | مستوى البحر يرتفع والذكاء الاصطناعي يتطور، لهذا يوجد نوع من الاحتباس الحراري يحدث هنا على مخطط تضاريس المهام. |
Ama olan önemli bir husus daha var: kendi gelirinizi kıyaslarken baz aldığınız gelir de yükseliyor. | TED | وتؤدي إلى شيء آخر، شيء مهمٌ جدّاً وهو أن دخلكم المرجعي، أي ذلك الذي تستخدمونه لقياس مدى رضاكم عن دخلكم يرتفع أيضاً. |
Bu yüzden bunun gibi sorulara baktığınızda, hayattan tatmin, görüyorsunuz ki her bir gelir basamağı ile birlikte hayattan tatmin de yükseliyor. | TED | واذا نظرتم الى أسئلة كهذه، الرضا عن الحياة ، ترى الرضى عن الحياة يرتفع مع كل درجة من الدخل. |
Ordu Kusu yükseliyor. | Open Subtitles | ـ طائر الحرب يرتفع بقوة عالية ـ أنسة تاسمكر |
Motoru start et. Yağ basıncı yükseliyor. | Open Subtitles | حسناً شغل المحرك رقم واحد حسناً ضغط الزيت يرتفع |
Pek değil. Senin sesinin tonu komik bir şekilde yükseliyor. | Open Subtitles | ليس تماماً، يرتفع صوتك إلى درجة كوميدية. |
Pekala heyecan yükseliyor, tavana çarpıyor ve büyük bir gürültüyle yere düşüyor. | Open Subtitles | مستوى اﻹثارة يرتفع ليصل السقف ثم يهبط محدثاً جلبة.. |
Hisse senetleri aşağı indiği gibi yukarı da çıkabilir. | Open Subtitles | حسناً , سعر السهم , يمكن أن يرتفع كما يمكنه كذلك أن ينزل |
17 yıl sonra Harare'den ayrıldığımda bu oran her 4 kişiden biri olacak kadar yükseldi. | TED | وهذا يمكن أن يرتفع بالنسبة لواحد من أصل أربعة بالغين بعد 17 سنة من الوقت الذي غادرت فيه هاراري. |
Bu doğru. En yüksek intihar oranları, bayramlarda görülür. | Open Subtitles | أنها الحقيقة، الانتحار دائما يرتفع خلال الأجازات |
Mars yüzeyinde 24 km boyunca yükselen, şimdilerde sönmüş bir volkan. | Open Subtitles | إنه بركان خامد معروف والذي يرتفع 15 ميلا فوق سطح المرّيخ |
kalkıyor, iniyor. Neden olmadan yeniden kalkıyor. | Open Subtitles | أعني, إنه يرتفع و ينخفض إنه يرتفع من دون سبب |
O zaman fiyat yükselecek. | Open Subtitles | لو لم تفعلى سوف يرتفع الثمن سأحضر الحقيبة |
Nehir yatağındaki su yükselip, biz Şanghay'a varınca, her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | عندما يرتفع الماء في القناة و نتمكن من الخروج من هنا إلى شنغهاي سيكون كل شئ على ما يرام |
- Daha yükseğe çıkabilmek için fazla yüklerden kurtuluyor. | Open Subtitles | ـ يتخلص من ثقل، لكي يمكنه أن يرتفع |
Günün ilk ışıkları ile ısınan hava hızla yükselmeye başlıyor. | Open Subtitles | الصباح الباكر و الهواء الدافئ يرتفع بسرعة |
Her hafta aynı yarışmacılar çıkarsa ratingler yükseliyordu. | Open Subtitles | يافتى معدل المشاهدة يرتفع إذا استمرّ المتسابق بالعودة للبرنامج أسبوع بعد أسبوع |
Sadece o da değil, bu ısı aktarımı olduğu için, havanın yükseldiğini görüyoruz hava sıcak olan yere çekiliyor. | TED | ليس ذلك فقط، لدينا أيضاً انتقال للحرارة، الهواء يرتفع حيث الطقس ساخن، يتم سحب الهواء. |
Kan basıncım çok yükseldiğinde kasetteki adam "şimdi sakinim" dememi söylüyor. | Open Subtitles | عندما يرتفع ضغط دمي، يخبرني الرجل بالشريط أن أقول "السَكينة الآن". |
Kalp atışım, tansiyonum yükselir ki kaslarıma kan gidebilsin. | TED | يرتفع معدل نبضات قلبي وضغط دمي بحيث يمكن للدم أن يندفع إلى عضلاتي. |
Ama diyorum ki, karanlık yükselebilir iyice karardığında ise sözlerimiz de hazır olur. | Open Subtitles | ولكن اقول أن الظلام يمكن أن يرتفع عندما تحصل على الخير و الشر ايضا على استعداد |