Bizim birbirimizi sevdiğimiz kadar, o da karısını sevdiğini iddia ediyor. | Open Subtitles | يزعم أنه يحب زوجته بقدر ما يحب واحدنا الآخر |
Radyolojiden. Hastam çengelli iğne yuttuğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | من قسم الأشعة, مريضي يزعم أنه ابتلع دبوس أمان. |
Kaburgalarını kontrol ederken dokunduğumda, dokunuşlarımı hissetmediğini iddia ediyor. | Open Subtitles | يزعم أنه لا يشعر بي حينما أتحسس أضلاعه أثناء الفحص |
Masum olduğunu ve kimin yaptığını bildiğini iddia ediyor ama ulusal güvenliği ihlal edeceği için söyleyemiyormuş. | Open Subtitles | يزعم أنه بريء ويعرف مَن ارتكب ذلك لكنه لا يستطيع البوح بذلك لأنه سينتهك الأمن القومي |
Dean Harden ise saldırıya taa burada Las Vegas'ın güneybatısında uğradığını iddia ediyor.. | Open Subtitles | دين هاردين " يزعم أنه تعرض لهجوم " في هذه المنطقة جنوب " غرب " لاس فيغاس |
İhtiyar, oğlanın "seni öldüreceğim" diye bağırdığını duyduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | الرجل العجوز يزعم أنه سمع الفتى يصرخ "سأقتلك"ـ |
Doğru. Seeger oğlunun çevresinde ürkütücü davranışlar sergilediğini iddia ediyor. | Open Subtitles | (سيغار) يزعم أنه تعدى على ملكيته ويتصرف مع إبنه بغرابه |
Kuzenin, kilosuna 40.000 dolar ödeyecek kadar emrinde büyük kaynaklar olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | -وأعيدك للشارع السهل -إبنك عمد يزعم أنه في متناول يده مصادر هائلة تتناغم مع |
insan olmadigini iddia ediyor. | Open Subtitles | إنه يزعم أنه ليس بشري |
Dean Ruggs, Cincinnati'deki DMV çalışanı. Başkente hiç ayak basmadığını iddia ediyor. | Open Subtitles | دين راغز)، موظف في إدارة المركبات) في (سنسيناتي)، يزعم أنه لم يزر العاصمة من قبل |
Bizi gizlice Japonya'ya sokacak ve o ülkedeki en kıymetli kılavuzumuz olması muhtemel Makao'daki tek Japon'u bulduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | سيهربنا إلى اليابان. وهو يزعم أنه وجد الياباني الوحيد في (مكاو) ليكون مرشدنا الهام في هذه البلاد. |
Ajan Verras donmuş bir ceset gördüğünü iddia ediyor. | Open Subtitles | عميلي (فاريس) يزعم أنه رأى جثة مُتجمدة |
- Tek başına öldürdüğünü iddia ediyor. | Open Subtitles | -إنه يزعم أنه قتله بمفرده |