Posta kodununuzu girdikten sonra size bulunduğunuz yer hakkında, nüfus verilerini baz alarak sorular soruyor. | TED | أنت تدخل الرقم البريدي وبعد ذلك سوف يسألك أسئلة استناًدا على بيانات الاحصاء في منطقتك. |
Ve kimse senden buraya gelmeni istemedi. | Open Subtitles | ولا أحد لم يسألك أن تكون في المركز الأول |
Birkaç soru sormak istiyor. Kabul etmeyebileceğini söyledim. | Open Subtitles | يريد أن يسألك بعض الأسئلة وقلت له إنك على الأرجح سترفض |
Hiç kimse sormadı. Hiç kimse o silahlar için parayı nereden bulduğunu sormadı. | Open Subtitles | لم يسألك أحد, لم يسألك أحد من أين أتيت بالمال الازم لشراء هذه الأسلحة |
Garson gelip biraz daha kek isteyip istemediğini sorduğunda, "iyiyiz böyle" demen gibi. | Open Subtitles | مثلما يحدث عندما يسألك النادل هل تريد مزيداً من المافين فتجيب أنك بخير |
Öncelikle sana bir soru soran kişiyi dikkatlice dinle. | TED | أولًا: استمع باهتمام إلى الشخص الذي يسألك سؤالًا. |
Şuradaki beyefendi saygılarını iletip... bir şeyler içmek için kendisine katılıp katılmayacağınızı soruyor. | Open Subtitles | -ان الجنتلمان هناك يبلغك تحياته -و يسألك أن تنضمى اليه لتشربى كأسا معه |
- Peygamber soruyor. Atlılara dikkat etti mi diye. | Open Subtitles | النبي يسألك إذا كنت قد لاحظت هؤلاء الفرسان |
Sana okuduğu ve Jack Nicholson'un yıldız olmadığı ilk kitabı mahvedip etmediğini soruyor. | Open Subtitles | هو يسألك إذا أفسدت اول كتاب أحبه ولا يقوم ببطولتة جاك نيكلسون. |
Yeşil suratlı bir şarkıcı senden bunu yapmanı istedi diye, bunu yapacak mısın? | Open Subtitles | مطرب غطس ذو وجه أخضر يسألك أن تفعل ذلك ، وتفعله؟ |
Bak, kardeşin burada senden duygu dolu sözcükler bekliyor, tamam mı? | Open Subtitles | انظري ، هذا هو أخوكي يسألك بمشاعر وأحاسيس عاطفية ، أوكي ؟ |
Evet, aslında buradaki meslektaşım sana hayvancılık sigortası hakkında bir kaç şey sormak istiyor. | Open Subtitles | نعم في الواقع زميلي هنا يريد أن يسألك بعض الأسئلة حول تأمين المواشي |
Burada, sana Dave'in bacağındaki denizanası yarasını sormak isteyen HKM'den gelen biri var. | Open Subtitles | استمع لدينا شخص من مركز السيطرة على الامراض هنا يريد ان يسألك حول جرح قنديل |
Dedektif Bell size görüp görmediğinizi sormadı, nerede bulabileceğimizi sordu. | Open Subtitles | المحقق بيل لم يسألك ان رأيته سألك أين من الممكن أن نجده |
Hiç kimse sana o adada başına neler geldiğini sormadı. "Birçok şey" dedin ama bu olanları tam anlatmıyor. - Tommy... | Open Subtitles | لم يسألك أحد عمّا جرى لك على الجزيرة إلّا وقلت "الكثير" , وتلك إجابة لا تكفي |
Birisi sana Daniel hakkında soru sorduğunda ne olacağını sanıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعتقدين قد يحدث عندما يسألك أول شخص عن دانييل؟ |
- Fikrini soran olmadı tamam mı? - Saçmalık. | Open Subtitles | لم يسألك أحد عن العيش معه , حسنا كلام فارغ |
Ama, gerçekte size doğrudan bunu teklif etmedi birlikte filme seyretme konusunda? | Open Subtitles | لكن الحقيقة أنه لم يسألك بشكل قاطع أن تشاهدي الأفلام الإباحية معه؟ |
Bugün birisi gelip güvenlik kayıtları hakkında soru mu sordu? | Open Subtitles | إنتظر، أكان هنا شخص آخر اليوم يسألك حول لقطات المُراقبة؟ |
Biri bir şey sorarsa, başını eğ, çeneni kapa, kendi işine bak. | Open Subtitles | أى شخص يسألك عن شئ ابق رأسك منخفضه وفمك مغلق وشأنك لنفسك |
Öğleden sonra sinemadan döndüğünde o sana soru sormaz... gecenin 9:00'u bile olsa. | Open Subtitles | لا يسألك عن شيء حين تعودين من فيلم الظهيرة فى التاسعة مساءً |
Hey, güzel şey! Arkadaşım Ronal size birşey soracak. | Open Subtitles | ايها الجميلة ,صديقى رونالد يريد ان يسألك شيء |
Evlendikten sonra Sameer sana havluyu sormayacak mı? | Open Subtitles | تعتقدين أن سمير لن يسألك عن المنشفة بعد الزواج ؟ |
İnsanlar burada ne olduğunu sana sorduğu zaman Kuzey'in unutmadığını söyle. | Open Subtitles | عندما يسألك الناس عمّا حدث هنا "أخبريهم أن "الشمال يتذكّر |
Aile hekimine gitmedin çünkü, doğru soruları sormuyor. | Open Subtitles | أنت لم تذهب إليه لأنّه لا يسألك الأسئلة الصحيحة |
Hiç kimse sana bu soruları sormamalı. | Open Subtitles | لا أحد عليه ان يسألك تلك الاسئلة |