"يستجوب" - Translation from Arabic to Turkish

    • sorguluyor
        
    • sorguya
        
    • sorguluyordu
        
    • sorgulayan
        
    • sorgulanmamış
        
    • sorgulanıyor
        
    • sorgulanırken
        
    Oradaki hakim kendini beğenmiş bir hakim, siyah cübbesini giymiş ve sanığı sorguluyor oradan, yukarıdan sorguluyor. TED القاضي هناك، القاضي المتغطرس الصارم، مع أرديته السوداء، وهو يستجوب المتهم من علو منصته.
    - Adamlarım otel misafirlerini sorguluyor,... her zamanki durmadan üreyen cahiller ve sarhoş balıkçılar. Open Subtitles يستجوب رجالي نزلاء الفندق، ذات الهراءات المعتادة من الريفيين الجهلاء والصيادين المخمورين.
    Tougusa ile beraber yakalanan çöpçüyü sorguluyor. Open Subtitles لقد رجع والآن يستجوب رجل جامع القمامة ذاك مع توقسا.
    Eğer haklıysan, Brezilyalı yetkililerin sorguya çekmesi gereken bir cerrah var. Open Subtitles ،إن كنت محقاً يوجد جراح ينبغي على السلطات البرازيلة أن يستجوب
    Maybourne dediğiniz burada insanlarımı sorguluyordu ... bize bazı deneyler yapmak istiyordu. Open Subtitles هذا الشخص المدعو مايبورن كان يستجوب قومي هنا يريدنا ان نقوم ببعض الاختبارات وتتوقعني ان أأتمنك؟
    Üst kattaki, herkesi sorgulayan beyefendinin Interpol'den oldugunu biliyorum. Open Subtitles أعلم أنّ ذلك الرجل في الطابق العلوي الذي يستجوب الجميع من الشرطة الدوليّة.
    Yani, hiç tutuklanmamış, gözaltına alınmamış, sorgulanmamış. Open Subtitles أعني لم يجري أي اعتقال أو مصادرة ولم يستجوب من قبل
    Kendisi Birleşik Devletler Senatosu tarafından sorgulanıyor. Open Subtitles لكن الاَن، عليكِ أن تنتظري دورك فإنه يستجوب الاَن من قبل لجنة مجلس الشيوخ الأمريكية
    O zaman geçen Cuma o FBI'da sorgulanırken, siz de yanındaydınız. Open Subtitles لذا أنت كنت معه الجمعة الماضية عندما كان يستجوب بمكتب التحقيقات الفدرالي؟
    İlk önce kocanı kayıtlarımı çalmak için yolluyorsun, ve şimdi de dedektiflerin sebepsiz yere müvekkilimi sorguluyor. Open Subtitles اولا , ترسلي زوجك لكي يسرق سجل عملائي والآن محققك يستجوب موكلي بدون سبب
    Dedektiflerim birkaç şüpheliyi sorguluyor ama resmî suçlama yapılana dek bir isim vermeyeceğiz. Open Subtitles "يستجوب محقّقوي عدّة مشتبه بهم" "ولكنّنا لن نصرّح باسم حتّى يتّهم أحد المشتبه بهم رسميًّا"
    Sabahtan beri burada ve herkesi sorguluyor. Open Subtitles هو موجود منذ صباح اليوم يستجوب الجميع
    Başkan bir tanığı sorguluyor. Open Subtitles رئيس الجلسة يستجوب الشاهد
    Tercümanı sorguluyor! Open Subtitles سيادتك,هو يستجوب المترجم
    Memurlarınızdan biri bu aracın sürücüsünü sorguluyor. Open Subtitles أحد ضباطك يستجوب سائق
    Sloane onu Çeçenistan'da ölüme terk etmiş. Şu anda Sloane'u sorguya çekiyor. Belki de öldürmüştür. Open Subtitles وأن سلونى تركه ليموت فى الشيشان أنه يستجوب سلونى الأن.
    Kızın kimle yattığını öğrenmek için ekibi sorguya çekiyor. Open Subtitles يستجوب الطاقم بأكمله ليعرف من ضاجع فتاته
    Pam, Dwight şu an polis tarafından köpek kaçırmalarla alakası olabileceği için sorguya çekilmekte. Open Subtitles أهلاً بام إن دوايت يستجوب الآن من قبل الشرطة مع سلسلة من خاطفي الكلام
    Mike Kresteva Maia'yı sorguluyordu. Open Subtitles مايك كريستيفا كان للتو يستجوب مايا
    Dawson beni vuran adamı sorguluyordu. Open Subtitles (داوسون) كان يستجوب الوغد الذي أطلق علي.
    Dürüstlüğümü sorgulayan bir adamın emri altında hizmet etmeyeceğim. Open Subtitles لن أخدم تحت نطاق رجل يستجوب ولائى
    Tek bir tanık bile sorgulanmamış. Tek bir şüpheli bile yakalanmamış. Open Subtitles لم يستجوب أي شاهد لم يحضر أي مشتبه به
    Hayatımda ilk defa eniştem sorgulanıyor. Open Subtitles أولى مرة بحياتي أترك نسيبي يستجوب شخص
    O öğlen sorgulanırken ben de bu işe başlangıcını düşünüyordum. Open Subtitles لذلك، بينما كان يستجوب ظهر هذا اليوم، بدأت في حيث أعتقد أن تكون البداية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more