"يستجيب" - Translation from Arabic to Turkish

    • yanıt
        
    • tepki veriyor
        
    • cevap veriyor
        
    • cevap verir
        
    • tepkisiz
        
    • cevap vermiyor
        
    • tepki vermiyor
        
    • cevap verdiğini
        
    • karşılık veriyor
        
    • tepki verir
        
    • tepki verdiğini
        
    • cevap vermedi
        
    • veriyordu
        
    • sese
        
    • tepki verdiklerini
        
    Seslerine yanıt verip vermeyeceğini gözlemlemek için onları buraya getirmelerini istedim. Open Subtitles لقد اردت ان احضرهم لكى ارى اذا كان يستجيب الى الاصوات
    Bu alıcı, elle uyarmaya yanıt vermiyor. Belki de gömleğini çıkarmalısın. Open Subtitles لا يستجيب هذا المستقبل للتحفيز اليدويّ ربّما إذا قمتِ بخلع قميصكِ
    Son bir saattir hareket etmeye başladı. Sözlü uyarılara tepki veriyor. Open Subtitles في الساعة الأخيرة , بدأ في التحرّك و يستجيب للمؤثّرات اللفظية
    Belki yalnızca yüz değil vücudun herhangi bir bölgesine tepki veriyor. TED ربما لا يستجيب للوجوه فقط بل لبقية أعضاء الجسم أيضا
    Sosyal görevli çocuk istismarı ihbarına cevap veriyor. TED يستجيب موظف الرعاية لبلاغ عن حالة إساءة لطفل
    Vücut sizin taleplerinize cevap verir. TED يستجيب الجسم للاحتياجات التي تضعها عليه.
    Kapıyı açtığımızda yerde tepkisiz hâlde yatan bir adam gördük. TED عندما فتحنا الباب، وجدنا رجلا على الأرض، لا يستجيب.
    Fiziki sorgulamaya cevap vermiyor, kendi çocukları dahil, diğer yaşayan canlarda umrunda değil. Open Subtitles انه لا يستجيب للاستجواب الجسدى ولا يهتم بأى روح أخرى بما فيهم أولاده
    Maalesef, erkeklerin yüzde 10'u bu rejime anlaşılamayan sebeplerden dolayı yanıt vermiyor. TED للأسف، لا يستجيب 10 بالمائة من الرجال لهذه الحميات الهرمونية لأسباب غير مفهومة.
    Umarım çoğunuz buna yanıt verecektir. TED وأنا على أمل أن الكثير منكم سوف يستجيب لهذا.
    Hiç bir Yıldız Filosu protokolüne yanıt vermiyor. Open Subtitles إنه لا يُسلّم بصحة أيّة بروتوكولات لأسطول النجم، ولا يستجيب لأيّ من اتصالاتنا.
    Dün geceden beri iyi durumda ve bolus enjeksiyonuna yanıt veriyor. Open Subtitles هو مستقر من البارحة و يستجيب لعلاج الحقن
    Belki insanla ilgili olan her şeye tepki veriyor, veya canlı olan veya yuvarlak olan her şeye. TED ربما يستجيب لأي شيء بشريّ أو أي كائن حيّ أو أي شيء دائري.
    Midendeki minik bir algılayıcıya tepki veriyor. Open Subtitles إنه يستجيب على الحساس الصغير الموجود في معدتك
    Angel'in annesini arayacağım. Morgan'a tepki veriyor. Open Subtitles انا على وشك الاتصال بوالدة أنجل انه يستجيب لـ مورغان
    Etrafındaki iki gramlık karbon fiber kafes pervanelerin dolaşmasını engelliyor; ancak aslında çarpışma absorbe ediliyor ve robot çarpışmaya cevap veriyor. TED فالقفص الكربوني حول المراوح الذي يزن جرامين، يحميها من التشابك. لكن التصادم يتم إمتصاصه، والروبوت يستجيب لهذا التصادم.
    Burada, cevap veriyor, nabız normal nefes de alıyor. Open Subtitles يا رفاق، ها هو هنا، إنه يستجيب لديه نبض،و هو يتنفس
    Köpek provalar boyunca terbiyecisine mükemmel cevap verir. Open Subtitles فالكلب يستجيب للمدرب تماما خلال البروفات
    - Hasta kendinde değil. Gözbebekleri farklı ve tepkisiz. Open Subtitles المريضة غائبة عن الوعي بؤبؤ العين عير منتظم و لا يستجيب
    Kimse cevap vermiyor. Sinyal alamıyorum. Open Subtitles لا أحد يستجيب لا أستطيع الحصول علي إشارة
    tepki vermiyor. Baylar ve bayanlar, bu görev müdürü Sara Holland. Open Subtitles إنه لا يستجيب أبداً سيداتي وسادتي هذه مديرة المهمة سارة هولاند
    Benim yaşıma geldiğinde, Tanrı'nın dua edenlere cevap verdiğini daha kolay anlayacaksın. Open Subtitles عندما تكوني بعمري ستجدينها أسهل بكثير للتصديق بأن الله حقاً يستجيب الدعاء
    karşılık veriyor gibi gözüküyor. Open Subtitles حسنا,يبدو أن يستجيب تقريبا كأنه يعلم أنه مراقب
    Birkaç alkış ya da güçlü bir alkışlama olabilir ve ardından gösterici sahneyi terk edinceye kadar bir şey olmaz ve sonra izleyiciler tekrar tepki verir. TED قد تكون بضع تصفيقات أو تصفيق حار، و لن يحدث أي شي بعد ذلك حتى يترك المتفرج المسرح، و مرة أخرى سوف يستجيب الجمهور.
    Beynin kahkaha duyunca nasıl tepki verdiğini anlamak için tarama cihazı kullandık. TED إستخدمنا الماسح الضوئي لنرى كيف يستجيب الدماغ حين سماعنا الضحك.
    Kötü haber de şu ki, şu noktada kollarını ve bacaklarını kımıldatamadı ve uyarıcılara cevap vermedi. Open Subtitles والاخبار السيئة هي ، انه قد لوحظ انه غير قادر علي تحريك يداه ولا قدميه ، ولا يستجيب للمحفزات
    Çay Partisi orta sınıf adımıydı kötü eğilimlere anında tepki veriyordu. Open Subtitles حزب الشاي كان حركة متوسطة القوى يستجيب بشكلٍ عفوي للتوجهات السيئة.
    Bunu duyduktan sonra düşündüm ve dedim ki, neden bu bilgisayarlar sese karşı duyarlı değiller? TED وكان ذلك الوقت الذي كنت أتساءل فيه لماذا لا يستجيب الحاسوب للصوت
    Pekala, ben insanların seslere karşı nasıl davrandığını ve nasıl seslere nasıl tepki verdiklerini izledim. TED حسناً، أراقب كيف يستجيب الناس للصوت وكيف يستجيبون له.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more