Seslerine yanıt verip vermeyeceğini gözlemlemek için onları buraya getirmelerini istedim. | Open Subtitles | لقد اردت ان احضرهم لكى ارى اذا كان يستجيب الى الاصوات |
Bu alıcı, elle uyarmaya yanıt vermiyor. Belki de gömleğini çıkarmalısın. | Open Subtitles | لا يستجيب هذا المستقبل للتحفيز اليدويّ ربّما إذا قمتِ بخلع قميصكِ |
Son bir saattir hareket etmeye başladı. Sözlü uyarılara tepki veriyor. | Open Subtitles | في الساعة الأخيرة , بدأ في التحرّك و يستجيب للمؤثّرات اللفظية |
Belki yalnızca yüz değil vücudun herhangi bir bölgesine tepki veriyor. | TED | ربما لا يستجيب للوجوه فقط بل لبقية أعضاء الجسم أيضا |
Sosyal görevli çocuk istismarı ihbarına cevap veriyor. | TED | يستجيب موظف الرعاية لبلاغ عن حالة إساءة لطفل |
Vücut sizin taleplerinize cevap verir. | TED | يستجيب الجسم للاحتياجات التي تضعها عليه. |
Kapıyı açtığımızda yerde tepkisiz hâlde yatan bir adam gördük. | TED | عندما فتحنا الباب، وجدنا رجلا على الأرض، لا يستجيب. |
Fiziki sorgulamaya cevap vermiyor, kendi çocukları dahil, diğer yaşayan canlarda umrunda değil. | Open Subtitles | انه لا يستجيب للاستجواب الجسدى ولا يهتم بأى روح أخرى بما فيهم أولاده |
Maalesef, erkeklerin yüzde 10'u bu rejime anlaşılamayan sebeplerden dolayı yanıt vermiyor. | TED | للأسف، لا يستجيب 10 بالمائة من الرجال لهذه الحميات الهرمونية لأسباب غير مفهومة. |
Umarım çoğunuz buna yanıt verecektir. | TED | وأنا على أمل أن الكثير منكم سوف يستجيب لهذا. |
Hiç bir Yıldız Filosu protokolüne yanıt vermiyor. | Open Subtitles | إنه لا يُسلّم بصحة أيّة بروتوكولات لأسطول النجم، ولا يستجيب لأيّ من اتصالاتنا. |
Dün geceden beri iyi durumda ve bolus enjeksiyonuna yanıt veriyor. | Open Subtitles | هو مستقر من البارحة و يستجيب لعلاج الحقن |
Belki insanla ilgili olan her şeye tepki veriyor, veya canlı olan veya yuvarlak olan her şeye. | TED | ربما يستجيب لأي شيء بشريّ أو أي كائن حيّ أو أي شيء دائري. |
Midendeki minik bir algılayıcıya tepki veriyor. | Open Subtitles | إنه يستجيب على الحساس الصغير الموجود في معدتك |
Angel'in annesini arayacağım. Morgan'a tepki veriyor. | Open Subtitles | انا على وشك الاتصال بوالدة أنجل انه يستجيب لـ مورغان |
Etrafındaki iki gramlık karbon fiber kafes pervanelerin dolaşmasını engelliyor; ancak aslında çarpışma absorbe ediliyor ve robot çarpışmaya cevap veriyor. | TED | فالقفص الكربوني حول المراوح الذي يزن جرامين، يحميها من التشابك. لكن التصادم يتم إمتصاصه، والروبوت يستجيب لهذا التصادم. |
Burada, cevap veriyor, nabız normal nefes de alıyor. | Open Subtitles | يا رفاق، ها هو هنا، إنه يستجيب لديه نبض،و هو يتنفس |
Köpek provalar boyunca terbiyecisine mükemmel cevap verir. | Open Subtitles | فالكلب يستجيب للمدرب تماما خلال البروفات |
- Hasta kendinde değil. Gözbebekleri farklı ve tepkisiz. | Open Subtitles | المريضة غائبة عن الوعي بؤبؤ العين عير منتظم و لا يستجيب |
Kimse cevap vermiyor. Sinyal alamıyorum. | Open Subtitles | لا أحد يستجيب لا أستطيع الحصول علي إشارة |
tepki vermiyor. Baylar ve bayanlar, bu görev müdürü Sara Holland. | Open Subtitles | إنه لا يستجيب أبداً سيداتي وسادتي هذه مديرة المهمة سارة هولاند |
Benim yaşıma geldiğinde, Tanrı'nın dua edenlere cevap verdiğini daha kolay anlayacaksın. | Open Subtitles | عندما تكوني بعمري ستجدينها أسهل بكثير للتصديق بأن الله حقاً يستجيب الدعاء |
karşılık veriyor gibi gözüküyor. | Open Subtitles | حسنا,يبدو أن يستجيب تقريبا كأنه يعلم أنه مراقب |
Birkaç alkış ya da güçlü bir alkışlama olabilir ve ardından gösterici sahneyi terk edinceye kadar bir şey olmaz ve sonra izleyiciler tekrar tepki verir. | TED | قد تكون بضع تصفيقات أو تصفيق حار، و لن يحدث أي شي بعد ذلك حتى يترك المتفرج المسرح، و مرة أخرى سوف يستجيب الجمهور. |
Beynin kahkaha duyunca nasıl tepki verdiğini anlamak için tarama cihazı kullandık. | TED | إستخدمنا الماسح الضوئي لنرى كيف يستجيب الدماغ حين سماعنا الضحك. |
Kötü haber de şu ki, şu noktada kollarını ve bacaklarını kımıldatamadı ve uyarıcılara cevap vermedi. | Open Subtitles | والاخبار السيئة هي ، انه قد لوحظ انه غير قادر علي تحريك يداه ولا قدميه ، ولا يستجيب للمحفزات |
Çay Partisi orta sınıf adımıydı kötü eğilimlere anında tepki veriyordu. | Open Subtitles | حزب الشاي كان حركة متوسطة القوى يستجيب بشكلٍ عفوي للتوجهات السيئة. |
Bunu duyduktan sonra düşündüm ve dedim ki, neden bu bilgisayarlar sese karşı duyarlı değiller? | TED | وكان ذلك الوقت الذي كنت أتساءل فيه لماذا لا يستجيب الحاسوب للصوت |
Pekala, ben insanların seslere karşı nasıl davrandığını ve nasıl seslere nasıl tepki verdiklerini izledim. | TED | حسناً، أراقب كيف يستجيب الناس للصوت وكيف يستجيبون له. |