"يستحق أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • hak ediyor
        
    • hak etmez
        
    • hak etmiyor
        
    • hak eden
        
    • hakkı
        
    • buna değer
        
    • olmaya değer
        
    • girmeyi hak
        
    • değecek bir
        
    • kadar değerli
        
    • hak ediyordur
        
    • hak etmiyordu
        
    • Bakmaya değer
        
    • hak etmemişti
        
    • olmayı hak
        
    Hepsi istediği gibi bir insan olma şansını hak ediyor. Open Subtitles كل واحد فيهم يستحق أن يُمنح الفرصة ليكون علي حقيقته
    Bu kadar kötü intikam alacak kadar hem de. Herkesin gözü önünde rezil edilmeyi hak ediyor. Open Subtitles ان يصل به الأنحطاط الى هذا الأنتقام الحقود أنه يستحق أن يفضح علانية
    Merhametsiz bir kral, krallığı hak etmez. Open Subtitles ملكٌ من غير رحمة لا يستحق أن تكون له مملكة
    Robert mutlu olmayı ve bir aile kurmayı hak etmiyor mu sence? Open Subtitles روبرت يستحق أن يكون سعيدا والحصول على الأسرة؟
    Burada çamur banyosunu hak eden biri varsa o da sensin. Open Subtitles إذا كان هناك أي أحد يستحق أن يلتحف بالعشب البحري ويدفن بالطين، فهو أنت
    Neden öldüğümüzü bilemeyebiliriz ama herkes nasıl öldüklerini bilmeye hakkı vardır ve onlara söylemelisin ki geçiş yapabilsinler Open Subtitles قد لا نعرف سبب موتنا لكن الجميع يستحق أن يعرف سبب موته و عليك أن تخبرهم، لكي يعبروا إلى عالم الأموات
    Riske attığı şey buna değer miydi? Open Subtitles ما الشيء مهم جداً الذي يستحق أن يخاطر من أجله
    Senden bunu duymak için hapiste olmaya değer. Open Subtitles إن لى قلباً يا ريت أتعلمين، الأمر يستحق أن أكون في السجن لأسمع منك هذا
    Kararını vermesinde bütün bunları bilmeyi ve buna göre karar vermeyi hak ediyor. Open Subtitles إنه يستحق أن يعرف جميع المعلومات ومن ثم يستطيع أن يأخذ علي أساسها قرارا
    Kararını vermesinde bütün bunları bilmeyi ve buna göre karar vermeyi hak ediyor. Open Subtitles إنه يستحق أن يعرف جميع المعلومات ومن ثم يستطيع أن يأخذ علي أساسها قرارا
    Hey, o sadece aptal bir çocuk... ve gebermeyi hak ediyor. Open Subtitles مهلا، انه صبي غبي. انه يستحق أن يموت سخيف.
    Ayrıca, o, onun için ne ödenen almak için değil hak ediyor? Open Subtitles بالإضافة ، هو يستحق أن يأخذ ما دفع لأجله ، أليس كذلك ؟
    Üstelik bu daha başlangıç? Çok özür dilerim tatlım. Hiç kimse buradan iki kez geçmeyi hak etmez. Open Subtitles آسفة جداً يا حبيبتي، لا أحد يستحق أن يكون هنا مرتين
    Böyle bir sistem savunulmayı hak etmez, yıkılmalı ve tekrar kurulmalıdır. Open Subtitles النظام لا يستحق أن يتم الدفاع عنه إنه يستحق أن يتم تفكيكه ثم إعادة جمعه مرة أخرى
    Onu çok sevmezdim ama yine de böyle bir sonu hak etmiyor. Open Subtitles أنا لم أحبه كثيراً قط, لكن, الشاب المسكين, لم يستحق أن يرحل مثل ذلك
    Çünkü bunu hak eden birine vermek istediğini söyledi. Open Subtitles وقال انه يريد شخص الذي يستحق أن يكون عليه.
    Ama hükümetten bir cevap alma hakkı var. Open Subtitles ولكنه بالفعل يستحق أن تجيب الحكومة الهندية على مطلبه
    Bazen gelecek için zor fedakarlıklar yapılabilir, buna değer. Open Subtitles أحياناً التضحيات الصعبة يجب القيام بها من أجل مستقبل يستحق أن نحظى به
    Gençliğe sahipsiniz, dünyada sahip olmaya değer tek şey. Open Subtitles إن لديك شباب رائع ، و هو الشئ الوحيد الذي يستحق أن تمتلكه
    Abin hapse girmeyi hak etmedi. Open Subtitles تعلمين ، أن أخاكِ لا يستحق أن يذهب للسجن.
    Gerçek şu ki burada hatırlanmaya değecek bir kişi bile yok. Open Subtitles حسناً ، الحقيقة هى أنه ما من شخص واحد بهذا المكان يستحق أن نتذكره
    Yaşanan her şeye değecek ve iki insanı öldürecek kadar değerli bir şey mi? Open Subtitles شيء ما يستحق أن تقتل شخصين شيء ما يستحق كل هذا؟
    Belki ölmeyi hak ediyordur, ama burasıyla alakası yok. Open Subtitles ربما كان يستحق أن يموت، ولكن هنا لن عنه.
    Pis bir beyaz surat tarafından bıçaklanarak ölmeyi hak etmiyordu. Open Subtitles لم يستحق أن يُطعن حتى الموت على يد شبح أبيض حقير
    Bakmaya değer tek şeyin gözlerin. Open Subtitles عينيك هما الشئ الوحيد الذي يستحق أن أراه
    Hataları her neyse bu şekilde ölmeyi hak etmemişti. Open Subtitles وأياً كانت عيوبه ، فهو لم يستحق أن يموت بهذه الطريقة
    Herkesin hassas olmayı hak ettiğini yansıtan ya da hassas insanlar muhtaç kalmadan onlarla ilgilenen yasalara ihtiyacımız var. TED نحتاجُ لسياسات تعكسُ أن كل واحدٍ منّا يستحق أن يكون عرضة للعجز، أو يعتني بعاجزين آخرين، دون أن يصبح مُعدم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more