"يستحيل" - Translation from Arabic to Turkish

    • imkansız
        
    • asla
        
    • imkânsız
        
    • mümkün
        
    • imkan yok
        
    • imkanı yok
        
    • imkân
        
    • hiçbir
        
    • imkânı
        
    • yolu
        
    • olamaz
        
    • Hayatta
        
    Resmin asında birleşmiş olduğunu anlamayı imkansız kılmak. TED حتى يستحيل أن تكتشف كيف تم تركيب الصورة
    Özellikle bizim sahnede bu çok tehlikeli, çok imkansız çünkü bu treni oynatmanın gerçekten bir yolu yok, çünkü setimize tam oturmuş hâlde. TED وذلك أمر خطير، ويستحيل فعله، ولاسيما حيث نصور، لأنه يستحيل في الحقيقة تحريك القطار لأنه مركب بدقة على مكان التصوير.
    ve Jerry Grant'ın ölümünü annenin üzerine yıktı, aşılamaz bir engel yarattı böylece bir daha asla Başkan'la birlikte olamayacaktın. Open Subtitles و بعدها لامَ والدتك على مقتل جيري قرانت ليخلق حاجز يستحيل انهائه بحيث لا يمكنكٍ البقاء مع الرئيس مرة اخرى
    Siz asla manastırın istediği gibi bir rahibe olmayacaksınız. Open Subtitles يستحيل أن تكوني من النوع الذي يتوقّعه الدير منكِ.
    Ki yok öyle bir şey. Kıçına bir kutu kalem soktuğumu düşünsene, imkânsız. Open Subtitles وهذا ليس صحيحًا، لكن يستحيل فعلًا وضع طن من أقلام التلوين في مؤخرتك
    Kendi zayıflığını tasvir etmeden bir tuzak hazırlamak mümkün değildir. Open Subtitles يستحيل أن تصمم فخاً دون أن تعكس شيئاً من ضعفك
    Senden şüphelenmesine ya da onu takip ettiğimizi bilmesine imkan yok... Open Subtitles يستحيل معرفة ما إن كان يشك فيك أو إن كان يعلم
    tahmin edersiniz ki, bu iki görev çok iyi bir şekilde kaynaştı, biri diğerini destekliyor. Aslında, biri olmadan diğerini başarmak imkansız. TED و هاتان المهمتان كما ترون تنسجما معا تماما, أحداهما تضيف للأخرى. في الواقع, يستحيل تحقيق أحداهما دون الأخرى.
    Öyle ayarladım ki, takibi imkansız. Parmak izi konusunda endişelenme. Open Subtitles رقمة المسلسل ممحى و يستحيل تعقب مصدرة لذا لا تقلق بشأن البصمات
    Öyle ayarladım ki, takibi imkansız. Parmak izi konusunda endişelenme. Open Subtitles رقمه المسلسل ممحي و يستحيل تعقب مصدره لذا لا تقلق بشأن البصمات
    Bu çok trajik, kanser korkunç bir şey. Ama enerji hatlarıyla bağlantı kurmak imkansız. Open Subtitles السرطان شيء فظيع لكن يستحيل ربطه بخطوط الكهرباء
    Saptanması imkansız değildir, ama zaman alır. Open Subtitles لا يستحيل تعقّب مصدره ولكن ذلك سيستغرق بعض الوقت
    Fazla bastırılmış bir arzu, kontrol edilmesi imkansız. Open Subtitles يوجد الكثير من الرغبة المكبوتة هناك يستحيل التحكم فيها
    Fakat asla boş bir odada kitap okuyamam. Open Subtitles لكن يستحيل عليّ القراءة وحيدًا في غرفة فارغة.
    Bazıları mutlu, bazıları üzgün, ama asla çirkin değiller. Open Subtitles بعضها قد تكون سعيدة وبعضها حزينة, لكن يستحيل أن تكون قبيحة.
    asla kaçırmazdım. Ne kadar oldu? 2 yıl mı? Open Subtitles يستحيل أفوت الحدث ده بقالنا قد إيه سنتين
    Bu işten paçayı sıyırmasının imkânsız olduğunu ikimiz de biliyoruz. Open Subtitles ‏‏لأن كلتينا تعرف ‏أنه يستحيل أن يفلت بفعلته هذه. ‏
    Aslında, yalnızca oturup karanlığa bakarak yapmamızın mümkün olmadığı biçimde, gökyüzünü bir planetaryumda tecrübe edebiliriz. TED وبالفعل يمكننا رؤية السماء في عرض القبة السماوية بطريقة يستحيل أن نفعلها فقط بالجلوس خارجًا والنظر إلى الظلام.
    Ama eskiden yaptığınız gibi sonunu yapabilmenize hiç imkan yok ki. Open Subtitles يستحيل أن تكونا قد قدمتما العرض الختامي كما فعلتما سابقاً
    Bay Millam ve bankasının bu yakın sebebi bilmesinin imkanı yok. Open Subtitles يستحيل أن يعرف السيد ميلمان وبنكه أن هناك خطرًا غير مباشر
    Oldukça havalı konuşuyorsun ama sizin polis olmanıza imkân yok. Open Subtitles دائماً حيلة إنتحال صفة لكن يستحيل أن تكونوا شرطة؟
    hiçbir koşulda o kadın iğne oyu vermeyecekti. Open Subtitles يستحيل على تلك المرأة أن توافق على إعدامي بالحقنة
    Manny'nin böyle bir şeyi bizim evimizde görme imkânı yok. Open Subtitles يستحيل أن يكون ماني رأى مثل هذه الأشياء في منزلنا
    Ama bu savaşta olmuş olamaz. Çok yakın zamanda olmuş. Open Subtitles ولكن يستحيل أن يكون هذا بسبب الحرب، فإنه حديث للغاية
    Hayatta inanmam ben. Başka bir fotoğraf bul. Open Subtitles يستحيل أن أصدّق هذه الصورة إطبع لي غيرها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more