Orta yaşlı insanlar boşanmak için aceleci davranırken, genç yetişkinler evlenmek için acele ediyorlar. | TED | يستعجل متوسطو العمر في أخذ قرار الطلاق ويستعجل الشباب للزواج. |
Küçük gri hücreler acele ettirilemez Kaptan. | Open Subtitles | لا يمكن للمرء أن يستعجل خلاياه الرمادية أيها الكابتن |
Savunma müfettişliği tarafından onaylanıp imzalanmış. Söyle acele etsin. | Open Subtitles | إدارة التفتيش أعلنت أنه أمر هام, عليه أن يستعجل |
Dün gece olanları anlatmadım haliyle dönmek için acele etmiyor. | Open Subtitles | لقد خففت مماحصل البارحة لهذا هو لن يستعجل بالعودة. |
Roketin önünde katlanır sandalyeye oturup insanları aceleye getirdi durdu 'Daha çabuk, daha çabuk' | Open Subtitles | قام بالجلوس على كرسي في مواجهة الصاروخ ،وظل يستعجل العاملين أسرعوا، أسرعوا |
Hiçbir şey için acele etmezdi. | Open Subtitles | إنهُ دائماً يستعجل هكذا بلا فائدة |
- Baş Rahip Philip acele ettirdi. | Open Subtitles | رئيس الدير جعله يستعجل |
Vegas'a gitmek için acele eden birini ilk defa görüyorum. | Open Subtitles | أتعرف ، لم أسمع أبدًا شخص يستعجل للذهاب لـ(فيجاس). |
Vegas'a gitmek için acele eden birini ilk defa görüyorum. | Open Subtitles | أتعرف ، لم أسمع أبدًا شخص يستعجل للذهاب لـ(فيجاس). |
Luntz'a balistik raporunda acele etmesini söyleyeceğim. | Open Subtitles | أنا سأقول لـ(لونتز) أن يستعجل تقرير المقذوفات. |
Hayatında hiç bir şeylere acele etmeyen tek bir insan bile gördün mü? | Open Subtitles | هل تعلم من لا يستعجل بالأمور؟ |
- Hadi, acele et! | Open Subtitles | - يجيء، يستعجل! |
Hadi, Charlie, acele et! | Open Subtitles | تعال، تشارلي، يستعجل! |
- acele etmesini söyle! | Open Subtitles | - أخبريه أن يستعجل ! |
acele et! | Open Subtitles | يستعجل! |
Papamızı görürsen söyle elini çabuk tutup hitabını yapsın. | Open Subtitles | حسنًا، إذا رأيتِ البابا، قلتقولي له أن يستعجل ويلقي خطابه |
Düşündüm ki, ona bazı kutsal kelimeler versem veya bir hatıra, aramızdaki güvenin simgesi gibi, belki de benden bu kadar çabuk vazgeçmez. | Open Subtitles | كنوع من الثقة بيننا ربما لن يستعجل بردي |