"يستغرق وقتاً" - Translation from Arabic to Turkish

    • zaman alıyor
        
    • zaman alır
        
    • uzun sürer
        
    • zaman alabilir
        
    • sürmez
        
    • zaman alacak
        
    • uzun sürüyor
        
    • vakit alabilir
        
    • zaman gerektiriyor
        
    • uzun sürmedi
        
    • uzun sürmeyecek
        
    Telefon şirketi yeni hatlar döşüyor ama zaman alıyor tabii. Open Subtitles اننا نقيم قنوات للخطوط بأسرع وقت ممكن ولكن مع عمليات البناء القائمه فالأمر يستغرق وقتاً
    Ama biz geri kalanlar için ışığı bulmak zaman alıyor, ömür boyu. Open Subtitles لكن لنا نحن، إيجاد الضوء يستغرق وقتاً. حياة.
    Bu biraz zaman alır ama bir arkadaşı kurtarmaya çalışıyorsanız buna değer. Open Subtitles يستغرق وقتاً طويلاً لكن عندما تكون تحاول انقاذ صديق عندها الوقت ينتظر
    Sizleri birer birer sorgulamak çok zaman alır. Open Subtitles إستجواب واحد تلو آخر يستغرق وقتاً طويلاً
    Çünkü daha uzun sürer. Ve bende Velocity'i başımızdan atmak istemiştim. Open Subtitles لأنّه يستغرق وقتاً أطول ، و أردت توجيه السرعة على الماضي
    Sinirler birbirlerinden koptuğunda beyin hücreleri körelmeye başlar, ama bu zaman alabilir. Open Subtitles إنها تسمى متلازمة الميت المتحدث الصراع يمزق الأعصاب ويسبب ضمور الخلايا العقلية وهذا يستغرق وقتاً
    Şimdi sadece bu vidayı takmalıyım. Uzun sürmez. Open Subtitles و الأن , يجب أن أدخل هذا المُسمار . إنه لن يستغرق وقتاً
    Size söyledim ya, oraya varmamız biraz zaman alacak. Open Subtitles لقد اخبرتكم ان الامر يستغرق وقتاً للوصول إليه
    Evet, sabahları yeniden açılması çok uzun sürüyor. Open Subtitles أجل، يستغرق وقتاً طويلاً عندما أشغّله في الصباح
    Biraz vakit alabilir efendim. Open Subtitles ربما يستغرق وقتاً سيدي
    Canavarları bulmak zaman gerektiriyor. Open Subtitles بل يستغرق وقتاً لإيجاد اولئك الوحوش
    Yani her santrali teker teker idare etmemiz gerekiyor ve bu da zaman alıyor. Open Subtitles هذا يعني أن نجهز على كل مفاعل بصورة فردية وهذا يستغرق وقتاً
    Sunucuların ateş duvarlarını geçmek ve şifreleri kırmak biraz zaman alıyor. Open Subtitles حسنا، بالعمل على الأشياء في الماضي فإن الجدار الأمني للمخدم و بروتوكول الحماية يستغرق وقتاً قصيراً
    Evet, alışmak biraz zaman alıyor. Ne garip. Open Subtitles أجل, أعتقد أن الأمر يستغرق وقتاً للإعتياد على ذلك
    Oh, patates kızartması olmaz. Çok zaman alır, hem de kötü kokar. Open Subtitles اوه, ليس البطاطس, يستغرق وقتاً ورائحته ليست جيده
    Sizleri birer birer sorgulamak çok zaman alır. Open Subtitles إستجواب واحد تلو آخر يستغرق وقتاً طويلاً
    Donmuş bir cesedin çözülmesi uzun zaman alır. Open Subtitles الأمر يستغرق وقتاً طويلاً لذوبان جثة مُتجمّدة.
    Bazı mercanlar 10 yılda yenilenir, bazıları çok daha uzun sürer. TED فبعض المرجان يمكنه النمو في عشرة أعوام والبعض الآخر يستغرق وقتاً أطول.
    Demek istediğim, Avrupa'daki büyük sıkıntı şu: bir toplantıda 27 insan konuşursa, o toplantı çok çok uzun sürer. TED أعني، المشكلة الأساسية مع اوروبا هي الجلوس في إجتماع يتحدث فيه 27 شخص في آن واحد، إنه يستغرق وقتاً طويلاً جداً جداً.
    Her şey tamam, ama yakıt almak ve seyir planını oluşturmak biraz zaman alabilir. Open Subtitles الخطة جاهزة، ولكن قد يستغرق وقتاً لملأ الطائرة بالوقود، ووضع خطة الطيران
    Doğru, mürettebattan bazılarının sana alışması zaman alabilir. Open Subtitles مسموح لبعض أعضاء الطاقم قد يستغرق وقتاً للمجيء
    - Bu uzun sürmez. - Doğru. Süreceğini zannetmiyorum. Open Subtitles هذا لن يستغرق وقتاً طويلاً لا ,لا أتصور بأنه سيكون ذلك
    Bunu idrak etmek sanırım biraz zaman alacak. Open Subtitles يستغرق وقتاً فهم ذلك، كما أظن.
    Asansör kamerası görüntülerini almak neden bu kadar uzun sürüyor? Open Subtitles لماذا يستغرق وقتاً طويلاً الحصول على فيديو مراقبةِ المصعدَ مِنْ الفندقِ؟
    Ama biraz vakit alabilir o yüzden sabırlı olmana ihtiyacım var. Peki. Open Subtitles -وهذا قد يستغرق وقتاً لذا اصبري
    Bilim zaman gerektiriyor Cage. Open Subtitles (العلم يستغرق وقتاً يا (كايج
    Pasaportları geri almak pek uzun sürmedi, ben de at yarışına girdim. Open Subtitles إستعادة جوازات السفر لم يستغرق وقتاً طويلاً فعرجت على سباقات الأحصنة
    Bu yüzden gerçekten iyimserim, ... ... ve bence, umarım, yaşlılık dönemi rüyası gerçekleşmeye ... ... başlamadan önce, çok uzun sürmeyecek. TED انا حقاً مُتفائلة وأعتقد ان ذلك لن يستغرق وقتاً طويلاً, اتمنى ذلك حتى يتحقق حُلم العمر والكبر في السن هذا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more