"يستمع إلى" - Translation from Arabic to Turkish

    • dinleyen
        
    • dinliyor
        
    • dinlemiyor
        
    • dinler
        
    • dinlerdi
        
    • dinlemez
        
    • dinlediğini
        
    • dinleyecek
        
    • dinliyormuş
        
    Sahibini dinlemeyen bir at mı, yoksa atını dinleyen bir sahip mi? Open Subtitles الحصان الذي لا يستمع إلى سيده، أو السيد الذي يستمع إلى حصانه.
    Evet ama şimdi radyodaki bütün romantik temsilleri dinleyen sensin. Open Subtitles نعم، ولكن في الوقت الحاضر، انتِ من يستمع إلى كل البرامج الرومانسية على الراديو
    Her gece teleskobundan bakıp, bu zırvaları dinliyor. Open Subtitles كل ليلة نفس القصة يستمع إلى تلك الحماقات
    Herkes aynı sıradan müziği dinliyor aynı sıradan işi yapıp, sıradan şeyleri giyiyor. Open Subtitles تعلم، الجميع يستمع إلى نفس الموسيقى الخادعه ويقومون بنفس العمل المخادع، ويرتدون نفس الملابس الكاذبه
    Uygun bir gelinin ilgisini çekmeliyiz o söylediğim tek bir kelimeyi dinlemiyor olsa bile. Open Subtitles يجب علينا أن نجذب العروسة المناسبة، حتى لو لم يستمع إلى ما أقوله.
    Sonsuz hayatını yaşarken de ne bileyim, İncil'den nağmeler eşliğinde country müzik dinler. Open Subtitles ..ولا يمكنه قضاء حياته كلّها وهو يستمع إلى لا أعرف أغاني ريفية عقدية
    Ama baban beni dinlerdi. Sen de dinlemelisin. Open Subtitles لكن أبيك إعتاد أن يستمع إلى ويجب عليك أن تفعل ذلك.
    Kimse barda konuşulanları dinlemez. Open Subtitles لا أحد يستمع إلى ما يقوله أي شخص في حانة
    O sırada kulaklıkla müzik dinlediğini söylüyor ... Open Subtitles لكنّه لم يرّد عليها ، يقول بأنّه كان يستمع إلى الموسيقى بسماعات الرأس
    Ooo Dika,o programı dinleyen kim. Open Subtitles أوه ديكا، من يستمع إلى ذلك العرض على أية حال؟
    Metal dinleyen kimse umutsuz hissetmez. Open Subtitles لا أحد يستمع إلى هیفی میتال يشعرون بالعجز
    Sen ve bu zırvayı dinleyen kaçık özenti ülkeyi harap ettiniz ve muhafazakarlığı nefret ideolojisine çevirdiniz. Open Subtitles لقد حرفت كل كلمة قلتها أنت و كل من يستمع إلى هذه القاذورات هم من أفسدوا هذه البلاد
    Dairemi dinleyen beyefendinin siz olduğunu varsayıyorum. Open Subtitles الرجل الذي كان يستمع إلى شقتي، حسبما أفترض
    Yani telefonları veya evi dinliyor olabilir. Open Subtitles قد يكون يستمع إلى مكالماته، أو زرع أجهزة التنصت في منزله
    Teleskop uzayı dünyanın dönüşüyle birlikte gökyüzünü tarayarak dinliyor. Open Subtitles التلسكوب يستمع إلى الفضاء . ويمسح السماء بينما تدور الأرض
    Dünya dışı hayat olduğunu kanıtlamak için yıldızları dinliyor. Open Subtitles إنّه يستمع إلى النجوم لإيجاد دليل على وجود حياة خارج كوكب الأرض.
    Ama kimseyi dinlemiyor ve kardeşini bıraktığı için suçluluk duyuyor. Open Subtitles انه لن يستمع إلى أي شخص، وانه يشعر بالذنب انه غادر شقيقه وراء. الحق.
    Onunla yüz yüze konuşmanı istiyorum çünkü benim söyleyeceklerimi dinlemiyor. Open Subtitles أحتاج أن تدخلني إلى غرفة معه لأنه لن يستمع إلى الذي يجب أن أقوله
    Çünkü hiçkimse beni dinlemiyor, kahretsin! Open Subtitles لأنه لا أحد يستمع إلى , اللعنة على ذلك
    Eğer o belki aile dinler, dinlemek olmaz. Open Subtitles إذا لم يستمع إليك فربما يستمع إلى العائلة
    En beter müzikleri dinlerdi. Smooth jazz. Open Subtitles يا إلهي، كان يستمع إلى أسوأ أنواع المُوسيقى، الجاز الهادئ.
    Kimse barda konuşulanları dinlemez. Open Subtitles لا أحد يستمع إلى ما يقوله أي شخص في حانة
    Eğer koklear implantı olan bir bireyin beynini ve onların bir konuşmayı nasıl dinlediğini, ya da bir ritmi, melodiyi nasıl dinlediklerini incelerseniz, bulacağınız şey, işitsel kısırlığın en fazla konuşma esnasında aktif olduğu olacaktır. TED الآن لو نظرتم الى دماغ الشخص لديه قوقعة مزروعة وجعلته ينصت لخطاب، اجعلوه يستمع إلى إيقاع واجعلوه يستمع إلى لحن، ما تجده هو أن القشرة السمعية تكون الأكثر نشاطا خلال الخطاب.
    Ondan iyilik isteyenleri kolay kolay dinleyecek biri değildir. Open Subtitles انه ليس من النوع الذي يستمع إلى شخص يسأل عن مصلحة بسهولة
    Yaklaşık bir saat kadar önce radyo dinliyormuş. Open Subtitles لقد كان يستمع إلى الراديو قبل حوالي ساعة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more