Planımı anladılar. Şimdi sana yaklaşmama izin vermiyorlar. | Open Subtitles | فاكتشفوا خطتي, و الآن لا يسمحون لي بالإقتراب منك |
Planımı anladılar. Şimdi sana yaklaşmama izin vermiyorlar. | Open Subtitles | فاكتشفوا خطتي, و الآن لا يسمحون لي بالإقتراب منك |
Ama artık zıplamama izin vermiyorlar, çünkü evin çatısına bir çocuğu sıçrattım. | Open Subtitles | لكنهم لا يسمحون لي باللعب عليه بعد الآن لأني قذفت طفل عنه الى داخل المنزل |
Bu yüzden bana bu şeylerden almama izin verdiler, uh- serbest çalışmalardan mı? | Open Subtitles | اذاً هم يسمحون لي بمتابعة هذه الدروس الجانبيّة ؟ |
Modellik yapmam karşılığında geceleri stüdyoyu kullanmama izin verdiler. | Open Subtitles | مقابل عملي كعارض , يسمحون لي باستخدام الأستوديو ليلا |
Şimdilik ücretli olarak kütüphaneye bakmama izin veriyorlar. | Open Subtitles | إنهم يسمحون لي بالاهتمام بشؤون المكتبة مقابل أجر |
Yapabildiğim en iyi şey, insanları kızdırmak ama bunu yapmama bile izin vermiyor. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أجيده هو إغضاب الناس و لا يسمحون لي فعل هذا |
İkinci planda kalmaktan bıktım. Benim konuşmama hiç izin vermiyorlar. | Open Subtitles | مللت من كوني مجرد وسيلة مساعدة إنهم لا يسمحون لي بالكلام أبداً |
Onu görmeme izin vermiyorlar çünkü. | Open Subtitles | وأنهم لا يزالون لا يسمحون لي برؤيته. |
Oraya gitmeme izin vermiyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يسمحون لي بالدخول هناك |
Dünyaya açılmama izin vermiyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يسمحون لي بالخروج إلى العالم. |
Kızımı kollarıma almama izin vermiyorlar. | Open Subtitles | ولا يسمحون لي باحتضان ابنتي بين ذراعي. |
Hâlâ onu görmeme izin vermiyorlar. | Open Subtitles | أنهم ما زالوا لا يسمحون لي برؤيتها |
Fakat izin vermiyorlar. | Open Subtitles | لكنهم لا يسمحون لي ... قبلذهابيللمدرسة |
Seni görmeme şimdi izin verdiler. | Open Subtitles | هذه المرّة الأولى التي يسمحون لي فيها برؤيتك |
Ayrıca regionals'i heceleyince çalışmam için spor salonundan çıkmama izin verdiler. | Open Subtitles | بالإضافة لذلك، بوصولي للتصفيات الإقليمية يسمحون لي بالخروج من صالة الرياضة لأذاكر |
İdam edilmeden önce görüşmemize izin verdiler. | Open Subtitles | سوف يسمحون لي برؤيته مرة واحدة قبل تنفيذ الحكم |
Şey, burada yaşamama izin verdiler. | Open Subtitles | يسمحون لي المبيت هنا |
Bakkala gidip onlara sigara almama izin veriyorlar. | Open Subtitles | إنهم يسمحون لي أن أذهب وأشتري لهم السجائر |
En iyi tarafı ise saatlerce oturumama ve yazmama izin veriyorlar. | Open Subtitles | الجزء الأفضل أنهم يسمحون لي بالجلوس والكتابة لساعات |
Demek istediğim, burada istediğim kadar kalıp, çalışmama izin veriyorlar. | Open Subtitles | أعني أنهم يسمحون لي بالبقاء والعمل طالما أحببتُ ذلك وطالما ساعدتُ الناس الآخرين |
Şahitlere göre bu iki adam patlamadan önce bile arabayı gözetliyormuş. Ve İç Güvenlik onlarla konuşmama bile izin vermiyor. | Open Subtitles | وفقاً لشهود عيانٍ، كان هذان الرجلان يُراقبلان السيّارة قبل أن تنفجر، وإنّهم لا يسمحون لي بالتحدّث معهما. |