"يسمح لي" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin vermedi
        
    • izin vermez
        
    • izin vermiyor
        
    • bana izin
        
    • yasak
        
    • izin vermezdi
        
    • sağlıyor
        
    • izin verir
        
    • izin vermeyecek
        
    • iznim var
        
    • izin veren
        
    • izin veriyor
        
    • izin verdiği
        
    • izin vermiyordu
        
    Kaderim şansımı beklememe izin vermedi, şansım da bana yeteri kadar kader vermedi. Open Subtitles ايماني لم يسمح لي بالانتظار لحلول فرصة و الفرصة لم تعطيني ايماناً كافياً
    Ama onu canlı olarak ele geçirmeme kesinlikle izin vermez. Open Subtitles على الرغم من أنّه لن يسمح لي أن أتركه حياً.
    Bu hurdadan kurtulmayı çok isterdim ama vicdanım bunu yapmama izin vermiyor. Open Subtitles سأكون سعيد إذا تخلصت من هذه الزبالة لكن ضميري لن يسمح لي
    Kendime kalkmam için yalvardım, sana gitmek için fakat aklım bana izin vermedi. Open Subtitles لقد ترجيت نفسي لأنهض , لأتي إليكِ لكن , عقلي لم يسمح لي
    Cedar Rapids'li Mary'ye on beş metreden fazla yaklaşmam yasak diyelim. Open Subtitles دعنا نقول فقط لم يسمح لي ضمن 50 قدما مريم من سيدار رابيدز. حسنا، نحن ربما ينبغي الحصول على بعض النوم
    Bilirsin, içki içmezdi, sigara içmezdi, emniyet kemerlerimizi takmadan arabayı çalıştırmama bile izin vermezdi. Open Subtitles ولا يدخّن، ماكان يسمح لي بتشغيل السيارة حتّى نربط نحن الاثنين حزام الأمان
    ..böyle giyindiğimde beni kimse tanımıyor, buda gerçekte kim olduğumu görmemi sağlıyor. Open Subtitles اللبس هكذا لا أحد سيعرفني. ذلك يسمح لي أن أرَ حقيقة نفسي.
    Yüzeyi terkeder iken, doğa doğru yöne doğru bana bir itme verir, benim güvenli bir şekilde aşağı inişime izin verir. TED أترك السطح، وأنا أملك دعماً مسبقاً من الطبيعة يسمح لي بالذهاب بكل ثقة.
    Fizik ödevini bitirmeme izin vermeyecek. Open Subtitles معيدي, فلن يسمح لي أبدا أن أتخطى مشروع الفيزياء.
    Babam tek başıma koleje gitmeme bile izin vermedi. 1 aylık Avrupa turuna... Open Subtitles ابى لن يسمح لي بالذهاب إلى الكليّة لوحدى سوف يسمح لي بالذهاب بعيدا
    Bay Darcy yazdıklarını insanlara açıklamama izin vermedi özellikle de kardeşiyle ilgili anlattıklarını. Open Subtitles لم يسمح لي السيد دارسي بجعل هذه القصة علنية خصوصا الجزء المتعلق بشقيقته
    Birkaç sefer içeri girmeyi denedim ama korumalar izin vermedi. Open Subtitles حاولت الدخول بضعة مرات، ولكن الأمن لا يسمح لي بالدخول
    Eğlenceli olan hiçbir şey yapmama asla izin vermez. Open Subtitles لا يسمح لي أبداً بالقيام بأي شيء به مرح.
    Bu çok ciddi. Zaten bakıcım da gitmeme izin vermez. Open Subtitles هذا امر خطير طبيبي النفسي لن يسمح لي بالذهاب
    Babam almama izin vermiyor, değil mi? Open Subtitles بوب لم يسمح لي بذلك حتى الآن، أستفعل، بوب؟
    Katılmak istiyorum ama tahliye memurum izin vermiyor. Open Subtitles أريد الذهاب ولكن ضابط مراقبتي لا يسمح لي
    Bunu, doktorum olarak söylüyor ve bana izin veremez. Open Subtitles فيقول إنه كطبيبي لن يسمح لي بالقيام بذلك
    - Kışladan çıkmamız yasak, duvardan kaçtım. Open Subtitles لا يسمح لي مغادرة الثكنات العسكرية .. لذلك تسلقت على الجدار
    Bilmemesi senin için daha iyi. Yoksa bir daha gelmeme izin vermezdi. Open Subtitles الأمر بمصلحتك لو لم يعلم بهذا فهو لن يسمح لي بالعودة إلى هنا
    Başkalarının mektuplarını açıp okumak... sevdiğim şeylerden biri değildir, fakat... bazen bu onlara yardımcı olmamı sağlıyor. Open Subtitles إنّها ليست من أسعد لحظات مناوباتي .. فتح و قراءة رسائل الآخرين، لكن .. أحياناً يسمح لي مساعدتهم.
    O zaman lanet kanını al, belki sonra kendisine bakmama izin verir. Open Subtitles اذا خذ عينة دمه اللعين وربما سوف يسمح لي أن ألقي نظرة عليه.
    Gerçi fark etmez çünkü babam gitmeme izin vermeyecek. Open Subtitles سيكون بلا أهمية . لأن أبي لن يسمح لي بالذهاب
    Üvey kızımla, haftada bir saat gözetim altında görüşme iznim var. Open Subtitles يسمح لي بساعة واحدة مع ابنة زوجتي مع وجود مشرف
    Bu da aktivitelere katılmama izin veren bir durum. Open Subtitles يسمح لي هذا بالمشاركة في أنشطة الفروع الأخرى.
    En azından biri hâlâ faksını kullanmama izin veriyor. Open Subtitles على الأقل شخص واحد مستعد لأن يسمح لي باستعمال الفاكس
    Bu çocukları depolamaya gitmedikçe işimin izin verdiği her şeyi yaparım. Open Subtitles مادام الأمر لا يشمل أطفال الملاجئ فأنا موافقة على أيّ شيئ يسمح لي بالقيام بعملي
    Habersiz uğradığım için üzgünüm ama santral ulaşmama izin vermiyordu. Open Subtitles أعتذر لقدومي المفاجئ ولكن موظف الإستقبال لم يسمح لي بالدخول

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more