Belki de onun yanına gidip duymak istediklerini ona anlatabilirsin. | Open Subtitles | ربما ان ذهبت له واخبرتيه ما يريد ان يسمعه منك. |
Sanırım mükemmel adam şimdi söyleyeceklerimi duymak istemeyecektir | Open Subtitles | لا أعتقد أن رجل أحلامي ينتظر كلامي كي يسمعه |
Eğer, Tanrı diğer insanların da duymasını istemeseydi bu kadar cırtlak yapmazdı. | Open Subtitles | إذا لم يشأ الله أن يسمعه الأخرون لما جعله بهذه الحدّة |
Bunların hepsi konuştuğunuzda diğerlerinin duyduğu sestir. | TED | كلّ هذا يمثّل الصوت الذي يسمعه الآخرون عندما تتحدّث. |
O buluşmaya gitmesi için duymayı istediği şeyi söyledim ve... | Open Subtitles | اذًا أنا أخبرته بما أراد أن يسمعه كي أجعله يوافق على تلك المقابلة، و... |
Bunu yarattı ama gerçekte hiç duymadı. | Open Subtitles | كتب اللحن ولكن لم يسمعه أبداً. |
İşinin ondan daha önemli olduğunu düşünecek, ki bunu annesinden her gün duyuyor. | Open Subtitles | سيفهم بأنّ العمل أهمّ منه، وذلك تمامًا ما يسمعه من والدته كل يوم. |
Başkan'a duymak istediğini, bombayı bildiğimi söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرت الرئيس ما كان يريد أن يسمعه أنني عرفت بأمر القنبلة |
Biraz sersemledim. Bir adama duymak istediklerini söylemek üzere eğitilmiş bir kadın için iyi bir yalancı değilsin. | Open Subtitles | أية مدارس تقول للرجل مالذي يريد أن يسمعه منك و مالذي لا يريده |
duymak istediğini söyle. Bırak istediğini görsün. | Open Subtitles | أخبريه بما يودّ أن يسمعه و دعيه يرى ما يريد رؤيته |
Biraz heveslendiririm, duymak istediği şeyler söylerim. | Open Subtitles | سأقوم بإثارته ، و سأسمعه ما يحب أن يسمعه |
duymak istediğinin ne olduğunu bulduğuna göre ona ver bunu. | Open Subtitles | يجب عليك معرفة ما يريد أن يسمعه وبعد ذلك تعطيه إياه |
Kapıdan giren bir kocanın hiç de duymak istemediği birşey. | Open Subtitles | ليس بالضبط ما يريد الزوج أن يسمعه وهو قادم |
Sana söyleyeceğim şeyi kimsenin duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | ما أنا على وشك اخبارك به لا أريد من أحد أن يسمعه |
Sana söyleyeceğim şeyi kimsenin duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | ما أنا على وشك إخبارك به لا أريد من أحد أن يسمعه |
Birimden arkadaşları ile içmeye gittiği zamanlarda duyduğu tek şey sensin. | Open Subtitles | ذهب ليسهر مع بعض من أصدقائه القدامى من فرقة مكافحة الإحتيال.. وكلّ ما يسمعه هو أنت. |
O buluşmaya gitmesi için duymayı istediği şeyi söyledim ve... | Open Subtitles | اذًا أنا أخبرته بما أراد أن يسمعه كي أجعله يوافق على تلك المقابلة، و... |
Kamp idarecileri onu duymadı. | Open Subtitles | لم يسمعه المشرفين |
Biri ne görüyorsa hepsi görüyor. Biri ne duyuyorsa hepsi duyuyor. | Open Subtitles | أياً كان ما يراه الفرد، يراه الجميع وأياً كان ما يسمعه الفرد، يسمعه الجميع |
Halkımıza mensup herkesi topluyorum. Herkesin duyması gereken bir şey var. | Open Subtitles | أنا أجمعُ كلّ قومنا، فهذا أمرٌ يجب أن يسمعه الجميع. |
Tanrı'nın duyduklarını, duyuyorum. Sanki onun ilahi enerjisiyle bağlantı kuruyorum. | Open Subtitles | اسمع ما يسمعه الرب وكأني أنقل طاقته الإلاهية |
Sanırım, bugüne dek ağzından tek kötü söz çıktığını duyan olmamıştır. | Open Subtitles | أنه حتى يومنا هذا لم يسمعه رجل يقول، بل لم ينطق كلمة غضب واحدة تخرج منه |
Sizce çocuk bütün mahalle duysun diye böyle bağırmış olabilir mi? | Open Subtitles | هل تعتقد حقاً أن الولد سيصرخ بها عالياً بحيث يسمعه الحي بأكمله؟ |
Birine işkence edip öldürürsün ve kimsenin ruhu duymaz. | Open Subtitles | يستطيع أن يضرب أو يعذب أو يحرق شخصا دون أن يسمعه أحد |
İşte o an, Steve daha önce öz babasından duymadığı bir şeyi duydu. | Open Subtitles | وهذا عندما سمع ستيف لم يسمعه من والده الحقيقي |
Tabi gizlice yaklaştığın nöbetçi de duyabilir. | Open Subtitles | الحارس الذي ستقترب منه خلسة يمكنه أن يسمعه أيضا |
Her kim onun çığlıklarını duyarsa korkunç hayaletiyle yüzleşir. | Open Subtitles | أنها شبح أنثى بشع يصرخ لكل من يسمعه |
Bebeğin duyacağı tek sesin benim sesim olmaması gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | اظن ان صوتي لا يجب ان يكون الشيء الوحيد الذي يسمعه الطفل |