| duydukları her şeyi koşup Koca Ana'ya anlatıyorlar. | Open Subtitles | انهم يركضون و يخبرون الأم الكبيرة كل شئ يسمعونه |
| duydukları her şeyi koşup Koca Ana'ya anlatıyorlar. | Open Subtitles | انهم يركضون و يخبرون الأم الكبيرة كل شئ يسمعونه |
| duydukları son sesin benimki olmasını görevimmiş gibi hissettim hep. | Open Subtitles | ودائماً أشعر بأن هذا واجبي لأكون آخر صوت يسمعونه |
| Rahiplerin, günah çıkarmalarda duyduklarını anlatmak konusunda izinleri olmamaları-- sıkı bir kural mı yoksa sadece sıradan bir yönetmelik mi? | Open Subtitles | أنه لا يحق للقسس أن يرددوا ما يسمعونه في الاعترافات أهذه قاعدة أم مجرد إرشادات؟ |
| Evet, yapacağım. Ve duyduklarında bana çatıya kadar oy verecekler. | Open Subtitles | نعم سأفعل و سيصوتون لي بكثرة حين يسمعونه |
| Tıpkı duydukları sesin Baba'ya ait olduğunu söylemen gibi. | Open Subtitles | و لكنّها كذبة , تماماً كما أخبرتَهم بأن الصوت الذي يسمعونه هو صوت أبانا |
| Ne duydukları umrumda değil! | Open Subtitles | أنا لا أهتم مطلقاً بما يسمعونه |
| Ama gördükleri ya da duydukları tek bir şeyi bile anlatmamalılar. | Open Subtitles | لكن يجب ألا يبوحوا بأي شيء عمّا سيرونه أو يسمعونه. و(ريتش)؟ |
| Teyla'nın anlattığı hikâyelerdeki insanların duydukları... | Open Subtitles | هذا الصوت الذى كانوا يسمعونه... |
| Bütün duydukları sadece bir havlama. | Open Subtitles | كل ما يسمعونه هو النباح |
| Belki duydukları son şey olur. | Open Subtitles | وربما يكون هذا آخر ما يسمعونه |
| İnsanlar artık, duyduklarını hemen kabul etmiyor. | Open Subtitles | الناس لا يُصدقون .الكثير من الذين يسمعونه |
| Uşakların kulakları ve duyduklarını zannetikleri şeyleri tekrar etme eğilimleri var. | Open Subtitles | الخدام يتنصتون ويكررون ما يسمعونه أياً ما يتخيلون أنهم سمعوه |
| O adı duyduklarında insanların aklına Danny'nin gelmesini istiyor, John'un değil. | Open Subtitles | يريد من الجميع أن يفكروا في (داني) عندما يسمعونه وليس في (جون) |