"يسمونه" - Translation from Arabic to Turkish

    • diyorlar
        
    • dedikleri
        
    • Adı
        
    • derler
        
    • buna
        
    • deniyor
        
    • denir
        
    • denilen
        
    • diyorlardı
        
    • der
        
    • denen
        
    • diyor
        
    • derlerdi
        
    • Ona
        
    • dediği
        
    Ben de hukuk fakültesine gitmedim ama sanırım buna "somut delil" diyorlar. Open Subtitles أنا لم أذهب لكلية القانون أيضاً لكنني أعلم ما يسمونه سلاح التدخين
    Ona kızıl gezegen diyorlar. Rengi kırmızı mı? Open Subtitles يسمونه الكوكب الأحمر هل تعتقد أن لونه أحمر؟
    Arizona'da "hindi" dedikleri akbabalardan biri. Open Subtitles وهذا النوع يسمونه الصقر التركى في ولاية اريزونا
    Bu çok güzel bir tür, Adı "Crocothemis servilia". TED إنها كائنات جميلة جداً، يسمونه القرمزي الشرقي.
    -Bu iş bütün gün sürerken, niye sabah bulantıları derler anlamam. Open Subtitles لا أعلم لماذا يسمونه غثيان الصباح إن كان يستمر طوال اليوم؟
    Bu yeni bok yüzünden üç tane daha O.D.'miz var. buna Kırmızı Ölüm diyorlar. Open Subtitles لدينا ثلاثة اخرين من مدمنى الشىء الجديد الذى يسمونه الموت الاحمر
    Burada, Amerika'da öyle diyorlar. Sonbahar. Yani sonuncu bahar. Open Subtitles هذا ما يسمونه هنا في أمريكا السقوط كتساقط الأوراق
    İdam mahkumunu bir tezgaha yerleştiriyorlar, ve geniş bir bıçak, giyotin diyorlar, ağırlığı ve kuvveti ile aşağı iniyor. Open Subtitles يضعون الرجل على إطار خشبي ثم سكين عريض يسمونه مقصلة تسقط بقوة وزنها
    Ama cemiyette, oraya öyle diyorlar benim gibi bir sürü kadın var. Open Subtitles لكن بالنسبة للمجتمع هذا ما يسمونه هناك العديد من النساء هناك , مثلي تماما
    Bugünlerde gençler Ona böyle mi diyorlar? Open Subtitles أهذا هو ما يسمونه الأطفال فى هذه الأيام ؟
    Ya da, "Frau, Frau, Frau." Almanca olarak. Almanca dedikleri şey yani. Open Subtitles بالألمانية Frau, Frau, Frau كانوا يتصايحون أو ما يسمونه هم اللغة الألمانية
    Yani, su cildimin içine temas ederdi "ıslak kemik" dedikleri hastalığım vardı. Open Subtitles ماذا يحدث أن الماء سيذهب من خلال الجلد لأنني سيكون لدي ما هم حسنا، هم يسمونه, بلّل العظم
    Ama şimdi, Kimo Dayumae ve Waengongi dedikleri ailemizi, hepimizin sonsuza kadar termit olarak kalacağı bir yere götürüyor! Open Subtitles لكن الأن كيمو و دايماي والشخص الذي يسمونه واينغونغي
    Adı Rahim olan bu Allah ta nereden çıktı? Open Subtitles من هو هذا الإله الجديد الذى يسمونه الرحمن ؟
    İngilizce'de nasıl derler? "Underdog" mu? Open Subtitles ماذا يسمونه باللغة الإنجليزية المنافس الضحية
    Uzmanlar buna "böceğimsi sürünme" diyor. Open Subtitles الخبراء يسمونه بالزحف على طريقة الصراصير
    Ve Ona Yeryüzü Süzgeci, ya da Gezgin Planör deniyor. TED يسمونه متصفح الكرة الأرضية، أو الطائرة الشراعية المتجولة.
    Kaçak avcıların kulübesi. Onlara kör avcılar da denir. Open Subtitles إنه كوخ قديم للصيد ما يسمونه الصيد الغير قانونى
    Peki millet. Şimdi kibbutz denilen yerde ufak bir mola vereceğiz. Open Subtitles نحن الآن سنتوقف لفترة في ما يسمونه الكيبوتز المزرعة الجماعية اليهودية
    Ona, pek görülmemiş bir protezi olduğu için Gümüşparmak diyorlardı. Open Subtitles لقد كانوا يسمونه الإصبع الفضي بسبب إصبعه الإصطناعي الغير عادي
    Bazı insanlar o filme bu işin kirli noktasını anlatıyor der. Open Subtitles بعض الناس يسمونه فيلم عن الخبايا القذرة لعالم الاستعراض
    Bobby, Sende "sosyal anlasma" denen olay yok Open Subtitles أنت لا تملك يا بوبي ما يسمونه بالمهارات الاجتماعية
    Yerliler buraya dönüşü olmayan nehir diyor. Birazdan bunun sebebini öğreneceksiniz. Open Subtitles الهنود يسمونه نهر اللا عودة من الآن فصاعدا, ستكتشفان لماذا سموه كذلك
    Geçmiş günlerde, buna flört derlerdi. Open Subtitles , في الأيام السالفة كانوا يسمونه التواعد
    Öyleyse Ona yeraltı treni dense daha iyi olmaz mı? Open Subtitles إذاً , ينبغي عليهم أنْ يسمونه قطار فوق سطح الأرض
    Frank'in babası August, arkadaşlarının dediği gibi Guzzi, tam 35 sene Santa Rosa'da en büyük berber olarak çalışmış. Open Subtitles والد فرانك، أوغاست، كانوا يسمونه غازي. عمِل حلاقا في سانتا روزا لمدة 35 عاما

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more