"يشاركه" - Translation from Arabic to Turkish

• paylaşmak
• paylaşabileceği
• paylaşacak
• paylaşan
• paylaşacağı

Ya yeni ailesini onunla paylaşmak istemediyse?
ماذا لو أنه لم يرده أن يشاركه أمه وأباه؟

Seni burada niye paylaşmak istemediğini anlıyorum.
لذا، أفهم أنّه لايريد لأحد أن يشاركه فيك هنا

Michael sıkıntısını paylaşabileceği bir kardeş bulmanın sevinciyle eve geldi.
مايكل رجع المنزل سعيدا لأنه يملك أخا يشاركه همه

Michael sıkıntısını paylaşabileceği bir kardeş bulmanın sevinciyle eve geldi. - Haberler iyi.
مايكل رجع المنزل سعيدا لأنه يملك أخا يشاركه همه

Çok heyecanlı, sanki bizimle paylaşacak bir sırrı var gibi.
أنه متحمس كما لو أنه لديه سر لكي يشاركه معنا

Odasını paylaşacak birini istediğini mi düşünüyorsun?
هل تظن أن هذا ما يريده ؟ شخص يشاركه الحجرة بالمستشفى

Bilakis, kocamın, ideallerini anlayıp paylaşan bir arkadaş bulmuş olmasına seviniyorum.
على العكس من ذلك ، أنا مسرورة أن زوجي قد وجد صديق... ... الذي يفهم و يشاركه في المثل

Bugün huzurumda, hepinizle paylaşacağı bir ceza bu.
عقاباً يجب ان يشاركه معكم جميعاً اليوم

Bu hafta bir şeyler paylaşmak isteyen birileri var mı?
إذاً, أي شخص حصل على شيء هذا الأسبوع ويريد أن يشاركه ؟

Eğer Bay Solloway'in bir yorumu varsa, ...belki de bunu mahkeme ile paylaşmak isteyebilir.
اذا كان سيد سولواي لديه تعليق ربما يريد أن يشاركه معنا؟

Peki, Eşsiz dışında bir şeyler paylaşmak isteyen var mı?
إذاً، بإستثناء (يونيك) هل لدى أي أحد شيء ما يود أن يشاركه معنا؟

paylaşmak istemiştir.
-أجل، يريد أن يشاركه

O ayıcıkta, ona sonunda en derin sırlarını paylaşabileceği bir arkadaş bulduğunu hissettiren bir şey vardı.
جعله يشعر أنه حصل على صديق أخيراً يستطيع أن يشاركه بأهم أسراره

Ama onu paylaşabileceği birini bekliyor.
لكنه ينتظر أحداً ما لكي يشاركه السر

Ama bunları paylaşacak kimsesi yoktu. Yalnızdı.
و لكنه ليس لديه شخص يشاركه المنزل, لقد كان وحيد

Çünkü hayat kısa ve tüm ihtişamıyla yerle bir olan bu dünyada, kişinin kendi dehasını, kendi cazibesini, kendi şüpheli ahlakını paylaşan biriyle tanışması çok ama çok güç.
لأن الحياة قصيرة جداً، ومن النادر جداً أن يقابل المرء وأن يجد شخصاً يشاركه ذكاءه وسحره، وقانونه الأخلاقي المريب في عالم فاشل بشكل مهيب.

- Canlı yenilmek bahsedilmişken Steve'in gruptaki herkesle paylaşacağı bir şey var.
حسناً, لايمكنني أبقاؤه سراً بعد الآن (ستيف) لديه شيء ويود أن يشاركه -مع الجميع, مع المجموعة