"يشعره" - Translation from Arabic to Turkish

    • hissediyor
        
    • hissettiğini
        
    • hissetirir
        
    • hissettiği
        
    • hissetmesini
        
    • doğanın cömertliğiyle
        
    Zayıf bir beyaz adam, zenciyi dövünce, kendini güçlü hissediyor. Open Subtitles طفل أبيض ضعيف الضغط على الزنوج يشعره انه قوي
    Bir cadının evinde, kendi evinden daha güvende hissediyor. Open Subtitles إنه يشعر بالأمان أكثر بمنزل ساحرة مما يشعره في منزله
    Makineler insanların ne izlediğini biliyor insanların ne okuduğunu insanların ne satın aldığını hatta insanların ne hissettiğini. Open Subtitles الآلات تعلم ما يشاهده الناس، ما يقرأه الناس، ما يشتريه الناس، حتي ما يشعره الناس.
    I gerçekten beni incitiyor, demek istiyorum. Çünkü bağlantı, ı benim hedefleri ne hissettiğini hissediyorum. Open Subtitles أقصد تؤلمني فعليًّا بسبب صلتنا، إذ يمكنني الشعور بما يشعره هدفي.
    Çünkü senin... senin ölümün ona yine aynı şeyleri mi hissetirir? Open Subtitles بسبب... لأن موتك يشعره بأن هذا يحدث ثانيةً؟
    Güvende hissettiği bir yere gidecek. Open Subtitles -والآن هو الفريسة -سيذهب إلى مكان يشعره بالأمان
    Restoranda tanışmışlardı ya? Kendini güvende hissetmesini sağlamalıydı, tehdit altında değil. Open Subtitles في المطعم حيث تقابلا أول مرة توجب عليه أن يشعره بالأمان وليس بالتهديد
    Ona komplo kurdu doğanın cömertliğiyle kandırıp, her seferinde elinde ne varsa aldı. Open Subtitles انه يتآمر ضده ... يشعره بالأمان جدا ثم يسرقه كالأعمى كل مرة
    Bir cadının evinde, kendi evinden daha güvende hissediyor. Open Subtitles إنه يشعر بالأمان أكثر بمنزل ساحرة مما يشعره في منزله
    Dayak yemesi ya da ihmal edilmesi yüzünden kızgın ve yalnız hissediyor. Open Subtitles سوء المعاملة أو إهماله يشعره بالغضب والوحدة
    Artık bir japon balığı ne hissediyor, biliyorum. Open Subtitles الآن أعرف ما يشعره السمك الذهبي
    Bu konuda dertleşme ihtiyacı var, kendini suçlu hissediyor. Open Subtitles يحتاج للحديث عن الامر فهو يشعره بالذنب
    - Böylece kendini üstün hissediyor. Open Subtitles هذا يشعره بالتفوق.
    Bir keresinde bana suçluluk duygusunu, davranışları için başka bahaneleri kalmadığında, güçsüz insanların hissettiğini söylemiştin. Open Subtitles ...اتذكر قولك ذات مرة ...الذنب شيئا ما يشعره الصغار عندما يلتمسون الاعذار لتصرفاتهم
    Kalbin burada her şeyi hissettiğini söylemiştin. Open Subtitles لقد قلت ان ما يشعره القلب هو كل شئ هنا
    Çünkü senin... senin ölümün ona yine aynı şeyleri mi hissetirir? Open Subtitles بسبب... لأن موتك يشعره بأن هذا يحدث ثانيةً؟
    İşte, benim kalbimin hissettiği de bu. Open Subtitles هذا هو ما يشعره قلبي
    Jeremy'nin bir vampir gördüğünde tüm hissettiği kavurucu bir öldürme arzusu. Open Subtitles كل ما يشعره (جيرمي) لدى رؤيته مصّاص دماء، هو توق شديد لقتله.
    Bunun kendini tekrar güvende hissetmesini sağlayacağını düşündüm. Open Subtitles ظننت أن هذا قد يشعره بالأمان مجدداً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more