Belki bu hatayı düzeltmeye çalışıyordur. | Open Subtitles | لجريمة غير مرتبطة او انه مات ربما يحاول ان يصحح ذلك الخطأ |
Bir şeyleri düzeltmeye, sorumluluk almaya çalışıyor. | Open Subtitles | انه يحاول أن يصحح ماقام به , أن يتحمل المسؤولية |
Bana eziyet ediyordu, kendimle ilgili bildiğim yanlışları düzeltmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | أي إنه بتعذيبي كان يحاول أن يصحح ما أعرفه لأكون مخطئ مع نفسي |
Belki de daha önce kimse senin yanlışlarını düzeltmek için bu kadar kararlı değildi. | Open Subtitles | ربما لا احد كان لديه هذا الدافع كي يصحح اخطائك |
Bu nasıl yanlışı düzeltmek oluyor? | Open Subtitles | كيف يمكن لهذا أن يفعل ذلك؟ كيف يمكن لهذا أن يصحح الخطأ؟ |
Ve bu iş kültürümüzdeki önyargıyı düzeltiyor, şu insanlıkdışı önyargıyı. | TED | وهذا العمل يصحح ذلك الانحياز في حضارتنا, ذلك الانحياز اللاانساني. |
Hukuk'tayken de hep böyleydi. Bizi düzeltirdi. Şampalya, şampanya. | Open Subtitles | أترى، هذا ما اعتاد فعله في كلية الحقوق، أن يصحح لي |
Normale döndüğünde yaptıklarından dolayı pişmanlık duyuyor ve yolunu düzeltmeye çalışıyor. | Open Subtitles | عندما تعود مستوياته للطبيعية يبدأ بالشعور بالندم على ما فعله و يحاول أن يصحح أفعاله |
Bu, kuzen Sebastian'ın ilk defa insani bir durumu düzeltmeye yeltenmesiydi. | Open Subtitles | لقد كانت المرة الأولى التى "حاول فيها إبن العم " سيباستيان أن يصحح وضع بشرى |
Durumu düzeltmeye yanaşmadı. | Open Subtitles | ويرفض أن يصحح الأمور |
- Hayır. Önce Manny beni düzeltmeye başladı. Şimdi de sen mi? | Open Subtitles | اولاً (ماني) يصحح لي، والان أنت؟ |
Tomas bu işi düzeltmeye çalışıyor. | Open Subtitles | (توماس) يحاول أن يصحح الوضع |
Edwards bir haksızlığı düzeltmeye çalışıyor. | Open Subtitles | (إدواردز) يصحح ظلما |
Ama kimse hükümdarını düzeltmek istemez Hanımefendileri. | Open Subtitles | لكن لا احد يحب ان يصحح لأصحاب السيادة يا سيدتي |
Ve o, çok üzgündü benimle arasını düzeltmek için çok uğraştı ve o kız dışında kimse bunu bilmiyordu. | Open Subtitles | وكان أسفاً للغاية وحاول جاهداً أن يصحح الأمور وأن لا يعرف أي شخص حول ذلك |
Bence, bizim işimiz dev makinenin hatalarını düzeltmek. | Open Subtitles | أعتقد أن ممارسة تلك المهنة ... يستطيع الفرد أن يصحح الأخطاء التي نشئت بتلك الاماكن الضخمة |
Eğer bu yanlışlığı düzeltmek mümkünse o halde yapacağım. | Open Subtitles | لو هذا يمكن أن يصحح هذا الخطأ سأقوم به |
Senin jenerasyonun bunu yeniden düzeltmek zorunda. | Open Subtitles | على جيلكم أن يصحح الوضع من جديد |
Yani seni düzeltiyor. | Open Subtitles | إذا هو يصحح لكِ؟ |
Ve Paul dediğini doğruluyor ya da bir şeyleri eksik bıraktığını düşünürse seni düzeltiyor. | Open Subtitles | "بشأن سلوكي في الليلة الماضية" و إما أن يؤكد لك (بول) أو يصحح لك إن أغفلتي أمر ما |
Evren bir şekilde kendini düzeltiyor işte... | Open Subtitles | هذا هو الكون يصحح خطأه ... عفواً |
Bizi düzeltirdi. Şampalya, şampanya. | Open Subtitles | دة إللي كنا بنعمله في كلية الحقوق، يصحح لي |