Arada sırada, biri bizimle ilgilensin diye aile üyelerimiz kardeşimin ve benim evlenmemiz konusunda ısrar ediyor. | TED | من وقت لآخر، يصرّ أفراد عائلتي على أن أتزوج أنا وأختي ليهتم بنا أحدهم. |
Cal bu şeyi heryere taşımakta ısrar ediyor. | Open Subtitles | يصرّ كال على نقل هذا الشيء القبيح في كل مكان |
Teslimatı, kılıcı çalan kadının yapmasında ısrar ediyor. | Open Subtitles | يصرّ الذي الإمرأة الذي سرق صنع سيف التسليم. |
Salıverilmem için şart olarak Bölüm Başkanı Devlin, Langley'in bulgularımızı incelemesine kadar Kahin Beş soruşturmamızı askıya almakta ısrar ediyor. | Open Subtitles | هناك أكثر. كشرط إطلاقي، ديفلن يصرّ نعلّق تحقيقنا منهم حتى لانجلي يراجع نتائجنا. |
Oradayken her hafta beraber izlemeyim diye ısrar ederdi. | Open Subtitles | هو يصرّ دائما بأنّنا نراقبه سوية... كلّ إسبوع أنا كنت هناك. |
Bana çok azmedersen mucizelerin gerçekleşeceğini söyledin. | Open Subtitles | أخبرتني أن المعجزات تحدث طالما المرئ يصرّ عليها. |
Müvekkilim, vesayetin fazla gürültü patırtı çıkmadan el değiştirmesinde ısrar ediyor. | Open Subtitles | يصرّ موكلّي على أن نقوم بعمليّة نقل الوصاية بهدوء |
Mezunlar toplantısının bu ay olması konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | يصرّ على أن يحدث لمّ الشمل خلال هذا الشهر |
Başkan, günlük olarak Saul'un yaşadığına dair kanıt istemekte ısrar ediyor. | Open Subtitles | يصرّ الرئيس على دليل حياة ينبغي تقديمه يوميا |
Varlık, Sam'in zihninin hala korunduğunda ısrar ediyor, ama ufacık bir izden ötesini belirleyemiyorum. | Open Subtitles | الكيان يصرّ بأن إدراك سام سليم... ولكن ليس بإمكاني إيجاد أي شئ بؤكدذلك |
Hemen bugün şerifi gönderip sizi bunu yapmaya zorlayabilirim ama müvekkilim velayet değişimini sessiz sedasız halletmemiz konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | يمكنني إرسال نقيب الشرطة إليك اليوم ليجبرك على ذلك، لكنّ موكّلي يصرّ على... أن نقوم بعمليّة نقل الوصاية بهدوء |
Ares ısrar ediyor... bütün silahlar arkada bırakılacak. | Open Subtitles | (آريس) يصرّ على أنكم يجب أن تتركوا أسلحتكم كلها |
- Ona zarar vermediği konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | يصرّ بأنّه لم يآذها. |
Arkadaşın burda ve seni görmek için ısrar ediyor.. | Open Subtitles | صديقك يصرّ على رؤيتك |
Don öğrencilerinin onu adıyla çağırması konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | (دون) يصرّ على طلابه أن يدعوهباسمهالأول. |
Guy, dışarıda bir haberci mektup getirmiş ama kale içinde yetkili birine kişisel olarak iletmekte ısrar ediyor. | Open Subtitles | (غيسبورن)، هناك رسول بالخارج معه رسالة لكنّه يصرّ بأنّه يعطيه إلى سيد الضيعة شخصيا |
Han, kendi bölümümüzdeki işi yapmadan gidemeyeceğimizde ısrar ediyor ben de ona iç giyinmeye çalışan bir çivavanın videosunu gönderdim. | Open Subtitles | هان يصرّ أنّه لا يُمكننا المغادرة اللّيلة بدون فعل العمل الجزئيّ، لذلك جعلته (تشيواوا) مكسيكيّة ترتدي حفّاضات. |
Kumandan Kolya ısrar ediyor. | Open Subtitles | القائد (كوليا) يصرّ |
Müşteri ısrar ediyor Charlie. | Open Subtitles | (العميل يصرّ, يا (تشارلي |
Yıllardır onu terapiye göndermek istiyorum, ama o pislik hep Alfie'nin ilaçlarla düzeltilebileceğinde ısrar ederdi. | Open Subtitles | لقد كنت أريد أن أضعه في مصحّة من عدة لسنين لكن هذا المغفل كان دائماَ يصرّ أن (ألفي) يمكن أن يتم علاجه بالأدوية |
Bana çok azmedersen mucizelerin gerçekleşeceğini söyledin. | Open Subtitles | أخبرتني أن المعجزات تحدث طالما المرئ يصرّ عليها. |