Hastalar baskıyı bir çeşit boğulma hissi gibi tarif ederler yani hareket etmezlerse ölecekler gibi. | Open Subtitles | المرضى يصفون النزعة اللا ارادية نفسها بأنها شعور أشبه بالغرق كأنهم سيموتون لو لم يستجيبوا لها |
Telsizden kurbanın yarasını tarif ettiklerinde duydum hemen buraya geldim. | Open Subtitles | سمعتهم يصفون جروح الضحية لذا توقعت ذلك |
Bu arada, fizikçiler hızlanma gibi şeyleri tarif ederken "hızlı" kelimesini kullanmazlar. | Open Subtitles | وبالمناسبة، الفيزيائيون عندما يصفون الأمور مثل "التسريع" لا يستخدموا الكلمة "سريع" |
Asistanım, eseri ayrıntılı bir biçimde tarif ediyor bana. | Open Subtitles | مساعديني يصفون العمل لي بتفاصيل كبيرة. |
Tanımadıkları insanların tanı koyamadıkları hastalıklarını iyileştirmek için hakkında bilgileri olmadığı ilaçlar yazan bir oda dolusu profesyonel doktor kalkmış bana sahtekar diyor. | Open Subtitles | غرفة مليئة بالمحترفين الذين يصفون الأدوية التي يعرفون القليل عنها لعلاج الأمراض التي يعرفونها بإهتمام أقل للأشخاص وهم لا يعرفون شيئاً عنها ويدعونني بالمحتال |
Asistanım, eseri ayrıntılı bir biçimde tarif ediyor bana. | Open Subtitles | مساعديني يصفون العمل .لي بتفاصيل كبيرة |
Tanrım, kendilerini tarif ediyorlar. | Open Subtitles | يا إلهي ، إنهم يصفون أنفسهم |
Hepsi de sizin bodrumu tarif ediyor. | Open Subtitles | وهم يصفون سرداب |
Astronotlarımız taşınacak görevi tarif ederler, M.I.R.A da bu görevi uygular. | Open Subtitles | روادنا يصفون نوع المهمة التي يريدون تنفيذها، و (ميرا) تنفذها |
Tanımadıkları insanların tanı koyamadıkları hastalıklarını iyileştirmek için hakkında bilgileri olmadığı ilaçlar yazan bir oda dolusu profesyonel doktor kalkmış bana sahtekar diyor. | Open Subtitles | غرفة مليئة بالمحترفين الذين يصفون الأدوية التي يعرفون القليل عنها لعلاج الأمراض التي يعرفونها بإهتمام أقل للأشخاص وهم لا يعرفون شيئاً عنها، ويدعونني بالمحتال |