"يضربها" - Translation from Arabic to Turkish

    • dövdü
        
    • dövdüğünü
        
    • dövüyor
        
    • döverdi
        
    • dövüyormuş
        
    • vurdu
        
    • dövmüş
        
    • dövdüğü
        
    • vuruyor
        
    • onu döven
        
    • yi dövüyordu
        
    Kardeşleri sırayla dövdü. O gitti gizli gizli buluştu. Open Subtitles إخوتها يضربها لكن أنها أبقت رؤيته في السر.
    Kardeşimi dövdüğünü anlamak için dahi olmaya gerek yok. Open Subtitles لم يحتج الأمر لعبقري ليعرف بأنه كان يضربها
    Beth, adam annemi dövüyor, vücudunun her yerinde ezikler gördüm. Open Subtitles بيث ، انه يضربها رأيت الكدمات في جميع أنحاء جسمها
    Bunun yerine onu döverdi. Open Subtitles لم يكن يجلب لها الماء,بل كان يضربها
    Baba Curtis'i tanıyınca da aslında mantıklı geliyor çünkü karısını ve çocuklarını devamlı dövüyormuş. Open Subtitles مما يعرّفنا أكثر على الأب كيرتس أنه يبدو منطقياً فقد كان يضربها و الولدين يومياً
    Bir gece anneme vurdu ben de adamın kafasında bir sandalye kırdım ve... ..annem polis çağırdı... benim için. Open Subtitles ذات ليله ، كان يضربها .. ثم ضربته بكرسي على رأسه وعندها اتصلت بالشرطه ، لتبلغ عني
    Dediklerine göre ölüm sebebi şu iğrenç adammış. Kadını dövmüş. Open Subtitles يقولون أن زوجها, هو من سبّب في وفاتها, لأنه يضربها
    Kadını dövdüğü söyleniyordu. İnsanlar hep konuşuyorlardı. Open Subtitles و قال بعضهم أنه كان يضربها يقول الناس الكثير من الأشياء
    Adam çubukla vuruyor ona, kız ağlamaya başlıyor. Open Subtitles الرجل يضربها بالقضيب الفتاة تبدأ في البكاء
    Kızının benimle olmasındansa, onu döven eşiyle olması daha iyiydi. Open Subtitles كانت تفضّل بقاء أمك مع زوج يضربها عن البقاء معي
    Eski kocası, Abby'yi dövüyordu. Open Subtitles زوجها السابق كان يضربها.
    Demek kıza tecavüz etti, onu bayıltana kadar dövdü sonra da eşyaları boşaltıp kızı valize soktu. Open Subtitles اذا هو يغتصبها، يضربها حتى يغمى عليها ثم يخرجها محشوة داخل تلك الحقببة
    İkinci abim,o boşandı. Çünkü eşini dövdü. Open Subtitles أخي الثاني حصل على الطلاق لأنه كان يضربها
    Evet Allah belasını versin, Kızımı dövdü, Hocam. Open Subtitles دعك من مشاكله، لكنه كان يضربها يا حاج
    Dün gece Hakil'in onu dövdüğünü gördüm. Open Subtitles أعتقد بأنها مسجونة في البيت رأيت عقيل يضربها البارحة
    Etnik dini törenlerinden biri için filan mı kızı dövdüğünü söylüyorsun? Open Subtitles أتقصد بأنه إذا كان يضربها بإعتباره واحداً من تلك الطقوس العرقية وما شابه؟
    Annem iki iş yapıyor ve onu da dövüyor. Open Subtitles أمي تعمل بوظيفتين، وإنّه يضربها هي الأخرى
    Kızı fena dövüyor. Open Subtitles أنه يرمي الفتاة و يضربها
    Onu döverdi ama o sessiz kalırdı. Open Subtitles كان دائما يضربها و هى تتحمل ذلك بصمت
    Mary diyor ki dua etmezse babası onu dövüyormuş. Open Subtitles ـ"مارى" تقول: ان اباها يضربها اذا لم تصلى
    Sonra kız tökezledi. Adamın dengesi bozulunca kıza vurdu. Open Subtitles وثم انزلقت وذلك افقده التوازن فراح يضربها
    Kadını bayağı kötü dövmüş. Open Subtitles كان يمكنك أن تقبض عليه لقد قالت بأنه كان يضربها بطريقه سيئه
    Okyanusun dövdüğü bir taş gibiyiz. Open Subtitles نحن نشبه الصخره التى يضربها المحيط
    Sadece gözükmeyen yerlerine vuruyor. Durduk yere sinirlenir. Open Subtitles لا يضربها إلاّ في الأماكن التي لا تظهر، يستشيط غضباً دون داعٍ
    Bir yıl önce, o Suriye'li kadın bana geldi-- ...onu döven bir pislikle evliydi, ve bilirsiniz bu tür şeylere dayanamam. Open Subtitles و قد تزوجت من أحد الأوغاد كان يضربها كثيراً و أنا ضد هذه الأمور كما تعلمون
    Eski kocası, Abby'yi dövüyordu. Open Subtitles زوجها السابق كان يضربها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more