Bizi hayal gücünün ötesinde işler yapmaktan alıkoyan tek şey kanun adamlarının kamu yararı adına koyduğu ahlakî kısıtlamalar. | Open Subtitles | والشيء الوحيد الذي يمنعنا من إنجاز عمل مثالي، هي هذه التقييدات الأخلاقية التي يضعها القانون تحت مسمى النظام العام. |
bu paganların yeni doğanlara koyduğu bebeklerini tanrılarına tanıtmalarını sağlayan bir işaret | Open Subtitles | هل رأيت قدم الرضيعة؟ أنها علامة يضعها الوثنيين على ابنائهم لتفرقة الأطفال |
Bunları kâğıda yazdım ve rahipten küllerin içine koymasını istedim. | Open Subtitles | كتبت ذلك بالأسفل ثم طلبت من الكاهن أن يضعها معه |
İşiniz bittiğinde, görevliye onu çantama koymasını söyleyin. | Open Subtitles | أطلب من "كـادى" أن يضعها فى حقيبتى بعد أنتهاءك منها |
Buraya saklamak için koymadı. | Open Subtitles | لم يضعها هنا لإخفائها |
Söylediğine bakılırsa katil de koymadı. | Open Subtitles | -وبحسب كلامك، لم يضعها القاتل أيضاً |
Onu aynen David'in koyduğu yere geri istiyorum. | Open Subtitles | أريدها أن تعود للمكان الذي كان يضعها فيه |
Ailemizin koyduğu müziği dinlemeyi bırakıp arkadaşlarımızın dinlediklerini dinlemeye başlarız. | Open Subtitles | نتوقف عن الاستماع للموسيقى التي يضعها والدانا و نبدأ بالاستماع للموسيقى التي يستمع اليها اصدقائنا |
Örneğin borsacılar, hisse senetlerini yalnızca mali raporlara odaklanarak değil, ayrıca diğerlerinin o sayılar üzerine koyduğu değere odaklanarak değerlendirir. | TED | على سبيل المثال، لا يقيم تجار الأسهم الأسهم فقط على أساس تقارير الأرباح، ولكن أيضاً على القيمة التي يضعها الأخرون على هذه الأرقام. |
Ona bavula koymasını söyle. | Open Subtitles | أخبره أن يضعها بصندوق السيارة |
Bagaja koymasını söyle. | Open Subtitles | أخبره أن يضعها بصندوق السيارة |
- Dolaba... koymasını. | Open Subtitles | -حسنا، أن يضعها في .. الخزانة |
Fosse bombayı polisler için koyduysa neden içeri girdikleri anda patlaması için kapıya koymadı? | Open Subtitles | لو وضع (فوسي) القنبلة لأفراد الشرطة، فلمَ لمْ... فلمَ لمْ يضعها عند الباب حتى تنفجر عند دُخولهم؟ |