"يظنّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • düşünüyor
        
    • sanıyor
        
    • düşünür
        
    • aklına
        
    • düşünen
        
    • düşünmüyor
        
    • düşünmesini
        
    • düşünsün
        
    • düşündüğü
        
    • olduğuna inanıyor
        
    • insanlar
        
    • düşünüyorsa
        
    • düşünüyordu
        
    Hiç yanlış yapmayacağımı düşünüyor ve bastığım yerlere tapıyor adeta. Open Subtitles يظنّ أنّه لا أرتكب أخطاءً، ويقدّس الأرض الّتي أمشي عليها.
    İnsanlar kendi Batman'lerini bulduklarını düşünüyor. Open Subtitles تطلب خدمات السفّاح يظنّ الناس أنّهم وجدوا رجلهم الوطواط الشخصيّ
    Herkes sürekli bir şeylerin peşinde olduğumu düşünüyor. Open Subtitles دائماً ما يظنّ الجميع أنّني سأقدم على أمر
    Bir cücenin boyuyla ilgili espri yapan herkes kendini bir cücenin boyuyla ilgili espri yapan tek kişi sanıyor. Open Subtitles كلّ شخصٍ يُلقي طُرفةً عن طول الأقزام يظنّ أنّه الشخص الوحيد على الإطلاق الذي ألقى طُرفةً عن طول الأقزام.
    Ayrıca bu cihazların son kurbana dair kalıplar depoladığını düşünüyor. Open Subtitles يظنّ أيضاً أنها قد تحتفظ بمعلومات ضحيتها الأخيرة.
    Evet, Bay Brooke Frobisher'ın adam öldürtmek için bir polis memurunu tutmuş olabileceğini düşünüyor. Open Subtitles نعم ، سيد بروك يظنّ أنّه من الممكن أنّ فوربشر عيّنَ ضابط شرطة لارتكاب جريمة قتل
    Savcı Danielle Marchetti'nin öldürüldüğünü düşünüyor. Open Subtitles الادّعاء العام يظنّ ان دانييل ماركيتي قد قُتلت
    Bunu çok gösterişli olduğunu düşünüyor ve bundan biraz utanıyor. Open Subtitles - يظنّ أن في هذا تفاخر - وهو محرج قليلاً
    Ekibimin güzelliği de burada. Herkes öldüğümüzü düşünüyor. Open Subtitles هذا أجمل ما في فريقي، يظنّ الجميع أننا موتى
    Tıbbî tetkikçi de cesedin o kadar zaman önce ölmüş olduğunu düşünüyor fakat otopsi yapmadan önce cesedin çözülmesini beklemesi gerekiyormuş. Open Subtitles الطبيب الشرعي يظنّ بأن الجثة من مدّة طويلة ميّته لكنه يريد الانتظار لأنّه من الأفضل التأكد بتشريح الجثة
    Tanıdığım herkes benim acınası halde bir aptal olduğumu düşünüyor. Open Subtitles قلتِ لى أن الأمر كان ممتعاً جميع مَن أعرفهم يظنّ أنى مثيرة للشفقة وغبية
    Bundan keyif almadığımı düşünüyor, ama o kişiye tamamen güvenmeden tüm yelkenlerimi suya indirmem oldukça zor. Open Subtitles يظنّ أنّي لا أستمتع بهِ، ولكن الأمر صعب بالنّسبة إليّ لأسلّم نفسي إلى شخص غريب إلاّ إذا كنت أثق بهِ.
    Gösterişli bir okula gidip herkesi aptal yerine koyacağını sanıyor. Geçiniz. Open Subtitles يظنّ أنّه سيلتحق بمدرسةٍ إعداديّة خياليّة ويخدع الجميع، لا محالة.
    Şu anda zil zurna sarhoş, üssün dışında bir görevde olduğunu sanıyor. Open Subtitles إنه ثمل للغاية الآن، إنه يظنّ أنه في مهمّة خارج السياج
    Evet, gider. Beni koruduğunu sanıyor. Tam anlamıyla ayrılmak yani. Open Subtitles أجل، حريعليهذلك ، يظنّ بأنه يحمينى بذلك ، يقطع علاقته بيّ ، و كل ذلك.
    Bazen onu susturduğunda bunun komik olduğunu düşünür ve güler. Open Subtitles يظنّ أنه أمرٌ مسلٍّ عندما تحاول حثّه على الصمت وسيضحك
    İhtiyar bir adamda bu kadar kan olacağı kimin aklına gelirdi? Open Subtitles لكن من كان يظنّ أن ذلك الشيخ به دم بهذه الغزارة؟
    NCIS'te güvenlik riski olduğunu düşünen biri. Open Subtitles من الواضح أنّه شخص يظنّ أنّ هناك خطر أمني في الشعبة.
    Senin özel olduğunu düşünmüyor mu? Open Subtitles لا يظنّ أنكِ مقتصرة عليه فحسب؟
    Çünkü gerçeği bilmesindense böyle düşünmesini tercih ederim. Open Subtitles لأنّي أفضّل أنّ يظنّ فيّ ذلك عوضًا عن الحقيقة
    Foreman'la dalga geçiyorduk. Bizden daha az kazandığını düşünsün diye uğraşıyorduk. Open Subtitles كنّا نعبث مع (فورمان)، محاولين جعله يظنّ أنّه يجني أقلّ منّا
    Tek yapabildiğim, diğerlerinin benim yapmam gerektiğini düşündüğü şeylerdi. Open Subtitles كان كل ما يمكنني أن أفعله، هو ما يظنّ الآخرون أنه عليّ أن أفعله.
    - İnsanlar arızanın kendi enerji şebekelerinde olduğuna inanıyor. Ama dalgalanma bir kaza sonucu olmadı. Open Subtitles يظنّ البشر أنّ الخللَ من شبكتهم الكهربائيّة، لكن أظهر البحث أنّها لم تكن حادثة.
    Ya şu an bir yerlerde onu kurtarmak için FBI'ı aramak da dâhil elimden geleni yaptığımı düşünüyorsa? Open Subtitles ماذا لو كان في مكان ما وهو يظنّ أنّي أفعل المستحيل، بما في ذلك الاتصال بالمباحث لإنقاذه؟
    Eleanor'un hak etmediğini düşünüyordu. Doğru mu? Open Subtitles لم يكن يظنّ أنّها تستحقها، أليس هذا صحيحاً؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more