Peki diyelim ki cidden sorunu var (ki aslında yok). Neticede ilaçlarını alıyordu. | Open Subtitles | إسمع ، لنفرض أنه يعاني من مشكلة سيأخذ الأقراص ليتخلص منها بأية حال |
Herhalde kumar sorunu var ve başı derde girmiş. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان يعاني من مشكلة في المقامرة ودخل بمشاكل... |
Bence kesinlikle bir sorunu var. | Open Subtitles | سأقول بأنه حتماً يعاني من مشكلة |
Sinir sorunu olan tek insan ben değilim herhalde. | Open Subtitles | أظنني لست الشخص الوحيد الذي يعاني من مشكلة الغضب |
Bu yüzden mahkeme beni serbest bıraktı çünkü sorunu olan iyi bir adam olduğumu biliyorlardı. | Open Subtitles | لهذا أجبرتني المحكمة على الحصول على علاج، لأنّهم علموا أنني رجل صالح يعاني من مشكلة. |
Karısının onunla geri geldiğine inanan ciddi bir tıbbi sorunu olan adamın biri. | Open Subtitles | لقد كان هذا رجُلاً يعاني من مشكلة طبية خطيرة آمن بأنّ زوجتة المتوفيّة قد عادت للعيش معه |
- Aslında sadece Ajan Burke'ün sadakat sorunlarıyla uğraştığı izlenimini verdim. | Open Subtitles | ببساطة ، لقد اقترحت ان العميل (بورك) يعاني من مشكلة بالإخلاص |
- Aslında sadece Ajan Burke'ün sadakat sorunlarıyla uğraştığı izlenimini verdim. | Open Subtitles | كانت قصة غير مؤذية ببساطة ، لقد اقترحت ان العميل (بورك) يعاني من مشكلة بالإخلاص |
Bir sorunu var. | Open Subtitles | إنه يعاني من مشكلة |
sorunu var. | Open Subtitles | إنه يعاني من مشكلة |
Ray'ın yeni insanlarla tanışma sorunu var. | Open Subtitles | (راي) يعاني من مشكلة بالتعرف على أناس جدد. |
Bu adamın bir sorunu var. | Open Subtitles | . أعني إنه يعاني من مشكلة |
-Warrick'in bir sorunu var. | Open Subtitles | -واريك) يعاني من مشكلة) |
Bill'in var. Sorun onda. sorunu olan kişi o. | Open Subtitles | إنه (بيل) هو من يعاني من مشكلة. |