Sabırsız insanlar bunu düşünür, sabırlı insanlar ise daha iyi bilir. | Open Subtitles | يعتقد الناس الغير صبورين ذلك، أما الصبورين فيعرفون أفضل من ذلك |
İnsanlar Choi Baedal'ın Koreli olduğu için ayrımcılağa maruz kaldığını söylüyorlar. | Open Subtitles | يعتقد الناس بأن شوي بايدال يواجه التمييز وذلك لأنه كوري الأصل |
İnsanlar hijab giyen kadınların dar görüşlü, radikal kişiler olduğunu sanıyorlar. | Open Subtitles | يعتقد الناس أن المرأة التى ترتدى الحجاب غير متفتحة و متطرفة |
Ortak dili bilmiyormus gibi davraniyor, böylece insanlar onu yabanci saniyor. | Open Subtitles | تدعي إنها لا تتكلم بلهجتنا لذا يعتقد الناس إنها غريبة |
Halkın bizim üç kuruşluk operasyon kapasitemiz olduğunu düşünmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن يعتقد الناس أننا بصدد عملية أخرى |
İnsanların düşündüğünden daha farklı | Open Subtitles | يوجد بها اكثر مما يعتقد الناس. |
İnsanlar çiftçilik oynadığını düşünüyor olabilir ama o öyle olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | أوافقك الرأي، يعتقد الناس أنها تتظاهر بأنها مزارعة لكنها ليست كذلك |
İnsanlar artık dijital teknolojimiz olduğu için kitabın öleceğini düşünüyorlar ve her şeyin değiştiğini, her şeyin evrim geçirdiğini görüyoruz. | TED | يعتقد الناس أنه نظراً لتوفرنا اليوم على التقنية الرقمية، فإن الكتاب سيموت، ونحن نشهد اليوم على تغير الأشياء وتطورها. |
İnsanlar, görünüşü yüzünden Kristin'in, burnu havada biri olduğunu düşünürler. | Open Subtitles | يعتقد الناس كانت كريستين جميع زغب بسبب الطريقة التي بدت. |
İnsanlar sinir sisteminin de aynen böyle olduğunu hayal ediyorlar. | TED | لذا يعتقد الناس ان الجهاز العصبي يشابهه. |
Özellikle gelişmekte olan piyasalarda insanlar arasında büyüyen bir şüphe var, şimdi insanlar inanıyorlar ki, demokrasi, ekonomik büyüme için bir ön koşul olarak görülmüyor. | TED | بالتحديد هنالك شك متزايد حول الناس في دول الاسواق الناشئة حيث يعتقد الناس الان بأن الدمقراطية لا يجب ان ينظر لها كشرط اساسي للنمو الاقتصادي |
İnsanlar kaçırılan ve cinsel köleliğe satılan yabancı bir kadının tüm endüstriyi kapatarak kurtarılabileceğine inanıyor. | TED | يعتقد الناس أن النساء الأجانب المخطوفات اللواتي يتم بيعهن للعبودية الجنسية يمكن إنقاذهن بإغلاق الصناعة بأكملها. |
Bazen insanlar evlerinin altında tünel kazılmasının oldukça can sıkıcı olduğunu düşünüyor. | TED | يعتقد الناس أحيانًا، أنه سيكون من المزعج جدًا وجود نفق يتم حفره أسفل منازلهم. |
Ortak dili bilmiyormuş gibi davranıyor, böylece insanlar onu yabancı sanıyor. | Open Subtitles | إنها تتظاهر بأنها لاتستطيع أن تتكلم باللغة العامة لكي يعتقد الناس أنها أجنبية |
İnsanların, derdinin olduğunu düşünmesini istemezsin herhalde? | Open Subtitles | انتي لا تريدين ان يعتقد الناس بان لديك مشكله. |
İnsanların düşündüğünden daha farklı | Open Subtitles | يوجد بها اكثر مما يعتقد الناس. |
Ve karmaşık, büyük, geniş, uzun vadeli sorunlarınız olduğunda, yapılabilecek hiçbirşey olmadığını düşünüyorlar. | TED | وهي معقدة، وحين تكون لديك مشاكل معقدة وكبيرة وضخمة وطويلة المدى، يعتقد الناس أنها ميؤوس منها. |