"يعرف أنّه" - Translation from Arabic to Turkish

    • biliyoruz ki
        
    • biliyordu ki
        
    • olduğunu biliyor
        
    • kadar cinayet
        
    • olmadığını biliyoruz
        
    Ama ikimiz de biliyoruz ki seni mutfağıma getiren şey bir hançer değildi. Open Subtitles لكنْ كِلانا يعرف أنّه لمْ يكن الخنجر هو ما أتى بك إلى مطبخي
    Ama ikimiz de biliyoruz ki seni mutfağıma getiren şey bir hançer değildi. Open Subtitles لكنْ كِلانا يعرف أنّه لمْ يكن الخنجر هو ما أتى بك إلى مطبخي
    biliyoruz ki bugün burada sizlere konuşan kişi eşim olmalıydı. Open Subtitles جميعنا يعرف أنّه ينبغي أن يكون زوجي من يتحدّث معكم اليوم.
    Ama biliyordu ki Cazadores'lere geri dönerse bu sefer çıkış olmayacaktı. Open Subtitles لكنّه كان يعرف أنّه لو عاد للعصابة، فإنّه لا يُوجد مخرج هذه المرّة.
    Bende dahil herkes bunun şahsi olduğunu biliyor. Open Subtitles أنا، على خلاف الجميع، من يعرف أنّه دوماً يكون لأسباب شخصيّة
    19 yaşıma kadar cinayet işlemedim. Zach bekleyebilir. Open Subtitles يستطيع (زاك) الانتظار، إنّما لا يعرف أنّه يستطيع
    Yalan olsun, gerçek olsun ikimiz de bunun önemli olmadığını biliyoruz. Bak. Open Subtitles كلانا يعرف أنّه لا يهمّ إذا ملفقة أو حقيقيّة اسمع.
    - İkimiz de biliyoruz ki oraya gitmek için ne kadar beklersem dava o kadar soğuyacak. Open Subtitles كِلانا يعرف أنّه كلّما إنتظرتُ في الذهاب إلى هناك، كلّما أصبح هذا المسار غير نافع
    İkimiz de biliyoruz ki eğer orada kalsaydım saatlerce sorgulanacaktım. Open Subtitles كلانا يعرف أنّه لو بقيتُ بالمكان، فإنّه ستكون هناك ساعات من الإستجواب، ومِن ثمّ سترسلوني عائداً
    İkimiz de biliyoruz ki bu doğru olsaydı çoktan o kutunun içindeydim. Open Subtitles كِلانا يعرف أنّه لو كان ذلك صحيحاً لكنتُ في ذلك الصندوق
    Finn'in Glitch'i öldürmemesinin tek nedeni babasıydı çünkü biliyordu ki oğluna birşey olursa Brian onun peşine düşecekti. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم قتل (فين) لـ(غليتش) كان (برايان)، لأنّه كان يعرف أنّه مجنون بما يكفي للسعي خلفه لو حدث شيء لابنه.
    Sizi uyarmak için gelmişti. Çünkü biliyordu ki, Suncove'un yaptıkları ortaya çıkınca, herşeyi kaybetmekle yüz yüze kalacaktınız. Open Subtitles لقد جاء لتحذيركِ، لأنّه كان يعرف أنّه لو فضح (سنكوف)،
    Sence Fallon, ölü birinin peşinde olduğunu biliyor mudur? Open Subtitles أتظنّين أنّ (فالون) يعرف أنّه يطارد رجلاً ميّتاً؟
    Pulgatti suçlu olduğunu biliyor. Open Subtitles "بولغاتي) يعرف أنّه تمّ تلفيق تُهمة له).
    Görevde olduğunu biliyor mu? Open Subtitles أولا يعرف أنّه في مهمّة؟
    19 yaşıma kadar cinayet işlemedim. Zach bekleyebilir. Open Subtitles يستطيع (زاك) الانتظار، إنّما لا يعرف أنّه يستطيع
    Beni gördüğüne neredeyse gerçekten şaşırmış gibi görünüyordun ki ikimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz. Open Subtitles كدتَ تبدو مندهشاً بصدقٍ من رؤيتي، و كلانا يعرف أنّه ليس الواقع.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more