"يعطوني" - Translation from Arabic to Turkish

• vermediler
• veriyorlar
• vermiyorlar
• verirler
• vermek
• bana bir
• tanımadılar
• verirlerdi
• vereceklerini

Ama aslında istediğim tek şeyi bana asla vermediler.
و لكنهم لم يعطوني أبداً الشيء الوحيد الذي كنت أحتاجه بشدة حبهم

Sırf yıllık fazladan 1,631 dolarlık bir ödeme yapmamak için o ünvanı bana vermediler
إنه مجرد مسمى وظيفي، لا يعطوني حتى الزيادة السنويه المقدرة بـ 1631 دولار

Bildiğin gibi, bildiğin gibi. Kendi sözlerimi söylüyorum, konuşuyorum ve onlar bana bolca para veriyorlar.
تعلمين , تعلمين اتحدث فقط وهم يعطوني كل مالهم

- Bana vermiyorlar. Benimle konuşmuyorlar, çünkü ben orduya katılmadım.
انهم لن يعطوني واحد, فإنهم لا يتحدثون معي لأنني لم انضم لجيشهم

Ya tamir ederler ya da yenisini verirler.
اما انهم سوف يصلحوه او انهم سوف يعطوني واحداً جديداً

Tamam, ahbap, gitmeliyim çünkü bana vermek istedikleri bir iş var orada.
صديقي يجب علي الذهاب الان, لان هناك وظيفة يريدون ان يعطوني اياها

Bir dahaki sefere ne yapacaklar, bana bir milyon dolar mı verecekler?
ماذا سيفعلون بعد ذلك يعطوني مليون دولار؟

Ailem, anne olmak için çok küçük olduğumu söyledi. Ama bana hiçbir şans tanımadılar.
والدايّ قالوا أنني صغيرة جداً لأكون أم، لكنهم فقط لم يعطوني فرصة

Geliyoruz. Beni buraya tıkarken elime harita vermediler ki.
نحاول الوصول ، فهم لم يعطوني خريطه عند دخولي

Bana başka şans vermediler, şimdi onların ne olduğunu biliyorsun.
لم يعطوني خيارا تعرف طريقة تصرفاتهم الان

Gerekli bütün evrak işlerini hallettim, ama yine de bütün eşyalarımı bana vermediler.
قمتُ بملئ جميع المعاملات الرسمية لكن بالرغم من ذلك هم لم يعطوني جميع أشيائي

Dertleri neydi bilmem, ama bana şey vermediler...
لا أعلم مالذي يريدونه، ولكنهم لم يعطوني...

İhtiyaçlarımı karşılayıp, aralarında yaşamama izin veriyorlar .
انهم يعطوني ما انا في حاجة اليه في العيش بينهم

İçeri giriyorum, oturuyorum, birkaç belge imzalıyorum, paramı veriyorlar.
،أدخل، أجلس، أوقع بعض الوثائق ثمّ يعطوني مالي

Herkes beni tebrik ediyor, bana özeniyor tavsiye veriyorlar, yargılıyorlar.
الكل تهنيني، وتكلمني بحماسة يعطوني النصائح، ويحكموا علي

Yalnız olduğum için bir sürahi vermiyorlar bana, ...bu yüzden, acaba sizinle içtiğimi söyleyebilir miyim?
لن يعطوني قنينة لو كنت لوحدي كنت اتسائل لو امكنني ان اقول اني احتسي الشراب معك ؟

Gazı zapt edeceğiz. Bana başka tüp vermiyorlar ve başka hastalarım da var.
لم يعودوا يعطوني موادي الكيميائيه كالسابق و لدينا مرضى آخرين بالانتظار

Hiçbir şeyi açıklamama izin vermiyorlar.
إنهم لا يعطوني أي فرصة لتفسير مايحدث

Osoruk heykeller kadar değerim yok, ama kardiyolojistliği bırakmam için her zaman bir lolipop verirler.
لا أستطيع نحت شيء ثمين ولكنهم يعطوني حلوى كل مرة أزور فيها أخصائي أمراض القلب

Umarım bana Şarap Üstadı unvanını verirler.
أتمنى أن يعطوني لقب ماتتير دي تشاي

İleri gelenlerin tek seçeneği bana milyarları vermek olacak ve araştırmalarımı sonuçlandırıp tedaviyi bulacağım.
لن يجد المسؤولون حلاً غير أن يعطوني البلايين التي أحتاج إليها لأتم بحثي لكي أجد العلاج

Tek yapmaları gereken bana bir şans vermek kendimi kanıtlamam için hak vermekti.
من آخر؟ كان عليهم أن يعطوني فرصة فحسب، فرصة حقيقة لإثبات نفسي.

Yağsız deme fırsatı bile tanımadılar.
لم يعطوني فرصه لأقول انه خالي من الدهن

Çocuklara çay ve kahve servisi yapardım ve bana bahşiş verirlerdi. - Haydi, haydi at artık şunu.
كنت اقدم المشروبات و القهوه الي الرجال و كانوا يعطوني بقشيش

Neden bana burs vereceklerini düşünüyorsun ki?
مالذي يجعلك تظن باأنهم سوف يعطوني منحة دراسية ؟