Yani... bana şarkı mı söylüyorlar, ya da kek filan mı verecekler? | Open Subtitles | ماذا، هم، آه، يغنون لي أغنية، يعطوني كوب كيك او شيء ما؟ |
Çünkü Güney Amerika'da Portekizce şarkı söyleyen tek ülke o. | Open Subtitles | لإنها الدولة الوحيدة فى قارة أمريكا الجنوبية الذين يغنون بالبرتغالية |
Sancaklar rüzgarda dalgalanıyor, güneşte yanmış erkekler coşkuyla Şarkı Söylüyor, | Open Subtitles | ، رايات مبتهجه ترفرف ، رجال برونزيين يغنون بلهفه |
Ama ayrıca verici, yaratıcı şarkı söyler, dans eder, aşık olurlar. | Open Subtitles | لكن إنهم أيضًا يعطون و يخلقون و يغنون و يرقصون و يحبون |
Tabi ki hayır. Eğer kazanırsak, tüm yapacağımız okul şarkısı ve dans için oraya çıkmak olacak. | Open Subtitles | كلا، إذا فزتِ، سيضعونكِ هُناك على المنصة و يغنون أغنية المدرسة و يرقصون. |
acının bitişi, kadın sünnetinin bitişi ile ilgili kendi yazdıkları şarkıları söylüyorlardı. | TED | كانوا يغنون عن نهاية الألم، و نهاية البتر، وقاموا بإرشادنا طوال المسار. |
Aslında size yüksek yoğunluklar tiz tonları işaret edecek şekilde size şarkı söylüyorlar. | TED | في الواقع أنهم يغنون هذه الكثافات لكم مع درجات موسيقية مرتفعة مجسّدة للكثافات الأعلى. |
Onları ses düzlemindeki haritasını çıkardık. Bu şekilde size şarkı söylüyorlar. | TED | جسدّناها الى مجال للصوت. اذاً فأنهم يغنون لكم. |
Pop şarkıları söylemiyorlar, Afgan şarkıları söylüyorlar. | TED | أنهم لا يغنون أغاني البوب ، إنهم يغنون الموسيقى الأفغانية. |
Sen kendince sinirli bir memur bekliyordun, ama bunun yerine içen ve şarkı söyleyen serseriler gördün. | Open Subtitles | كنت تتوقع ان يظهر الضابط الغاضب لكنك لم ترى الا مجموعة من المشردين يسكرون و يغنون |
Minik yürüyüş pankartları, şarkı söyleyen gözü dönmüş minik kornalar falan çalan insanlar. | Open Subtitles | عن صغار يغنون وينشدون و يهذئون مستخدمين زمامير صغيرة واشياء مثل هذا يصرخون باسمك فى الخارج |
Mutfağımızda küçük mavi canlılar Şarkı Söylüyor! | Open Subtitles | هذا جنون, هناك أُناس زرق صغار يغنون في مطبخنا |
(Alkış) (Çocuklar Şarkı Söylüyor) 9. Adam: Google, Tayca "lezzetli" de. | TED | (تصفيق) (أطفال يغنون) رجل تاسع: جوجل، انطق "لذيذ" في اللغة التايلندية. |
Okul zili çalar ve kilise çanı çalar Çocuklar inler Seyyar satıcılar şarkı söyler | Open Subtitles | الأطفال يبكون الباعة المتجولون يغنون |
Noel şarkısı söyleyen çocuklar gibi. | Open Subtitles | مثل الأطفال وهم يغنون تراتيل عيد الميلاد. |
Babamın arkadaşları, hapı yuttuğumu düşündükleri için bana bu şarkıyı söylüyorlardı. | Open Subtitles | أصدقاء أبي يغنون لي هذهِ الأغنية لانهم يعتقدون أنكَ ستسيطرين علي |
Biliyorsun, Tanrıçalar hep kader ve efsaneler hakkında şarkılar söylediler | Open Subtitles | كما تعلمين , الملهمات يغنون أغانٍ عن أساطير و أقدار |
Ben küçük bir çocukken, yaz akşamları her evin önünde zamanın şarkılarını veya geçmişin şarkıları bir arada söyleyen gençler bulurdunuz. | TED | فأنا عندما كنت صغيراً .. كنت معتادا في ليالي الصيف على سماع الشبان أمام كل منزل يغنون الأغاني المعاصرة أو القديمة |
Yeni evli şakıdı, su aktı ve düğün vakti geldi. | Open Subtitles | المتزوجون حديثا يغنون الماء يجري والزفاف قد وصل |
Kadınların sesini duyuyor musunuz savaş şarkısını söylerken? | Open Subtitles | أتسمعون غناء النساء يغنون أغاني الحرب الحلوة؟ |
Fazla değil. Kurşunların bittiğinde onlara silahla vur. Yemekleri için şarkı söylesinler! | Open Subtitles | عندما نجرى الى الخارج سنجعلهم يغنون من أجل عشائهم |
Tezahüratları şimdiden duyabiliyorum. | Open Subtitles | يمكنك أن تسمعهم يغنون الآن بكل أصواتهم |
Aşk için şarkı söylerler, dans ederler, aşk için şiirler ve hikayeler yazarlar. | TED | يغنون للحب ، يرقصون للحب، يؤلفون القصائد والقصص عن الحب. |
Çok ilginç çünkü dans edip şarkı söylerlerken Jersey Boys'u o kadar tehlikeli bulmazdım. | Open Subtitles | هذا مثير للاهتمام، لأنني لم أجد أبدا أن فتيان جيرسي خطيرون إلى هذه الدرجة عندما كانوا يغنون ويرقصون |