| yaptıkları işte o kadar iyiler ki bazen onlara fazla güveniyorum. | Open Subtitles | هم ماهرين جدا فيما يفعلوه أنا أعطيهم المنح فى بعض الاوقات |
| Ama merkezde yaptıkları şeyin bilimle alakası yok. Demek istediğim... | Open Subtitles | ولكن ما يفعلوه بالمركز ليس له علاقه بالعلم , اقصد |
| Bunca zaman ne yapıyorlar diye sorduğunuzda... | Open Subtitles | لو سألتهم عما يفعلوه طوال اليوم، سيخبروك بأنهم يدهنون الجسر بشكل مستمر. |
| Son derece anlamlı değil mi? Sonuçta, onların bu yaptığı insanlığın ve onun en temel ihtiyacının özünü oluşturuyor. | TED | ومن المنطقي، لأن ما يفعلوه هو شيء أساسي للغاية لتلبية أبسط احتياجات البشر الأساسية والإنسانية |
| Orada Queen's Park Rangers taraftarlarına ne yaptıklarını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم مالذي يفعلوه لمناصرين كيو بي آر هناك, اليس كذالك؟ |
| Şüphe yok ki sevimli olabilirsin ama çalgıcıların ne yapmaları gerektiğini söylemeni bekler. | Open Subtitles | بكل الطرق، يمكنكِ أن تكوني لطيفةً، ولكن عازفينكِ يريدون أن يؤمَروا بما يفعلوه. |
| O çocukların oyunda yapacaklarını yaptırabilmeniz için ikinizin sorumluluğunu almaya da niyetim yok. | Open Subtitles | أنا لست مجنون لآخد فكرتكم أنتوا الإثنين عن ما يفعلوه هناك هؤلاء الأولاد |
| Şaka kaldıramadıklarında neler yaparlar bilirsin. | Open Subtitles | أتعرف ما يمكنهم أن يفعلوه إذا لم يحصلوا على نكته؟ |
| Ama merkezde yaptıkları şeyin bilimle alakası yok. Demek istediğim... | Open Subtitles | ولكن ما يفعلوه بالمركز ليس له علاقه بالعلم , اقصد |
| Çin, Rusya ve bir çok ülke sanal saldırı yeteneklerini arttırmaya çalışıyor kesinlikle yaptıkları şey bu. | TED | في الصين و روسيا و في العديد من الدول الأخرى و التي تشهد أعمال قرصنة على الانترنت، هذا ما يفعلوه بالتحديد. |
| yaptıkları iş nedeniyle takıntılı ve acımasızdırlar. | TED | فهم عديمي الشفقة و لديهم هاجس تجاه ما يفعلوه. |
| Tek yaptıkları kendilerinden daha çok yapmak. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الظاهر انهم يفعلوه هو إستنساخ أكثر من نوعهم |
| Duvarlarda bok var mı, bakın. Çünkü bunu yapıyorlar. | Open Subtitles | سترى القذارات ملطخة على الجدران لأن هذا ما يفعلوه عادةً. |
| Bu günlerde böyle yapıyorlar. | Open Subtitles | إن هذا ما يفعلوه فى تلك الايام ,. كما تعلم |
| Ki bu insanların hiçbir surette yaptığı bir şey değildi, buna mecbur da değildiler. | Open Subtitles | الأمر الذى ما كان فى نية أحد أن يفعله على الأطلاق، ولا حتى كان يجب عليهم أن يفعلوه |
| Bence Eskimolar'ın yaptığı gibi yapmalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب أن نفعل ما يفعلوه الإسكيمو: |
| O büyücülere yaptıklarını ödetmeyi o kadar isterdim ki... | Open Subtitles | أتمنى ان اجد طريقة ما لأرد لأولئك الماجيين بعض مما يفعلوه |
| tam olarak ne yaptıklarını bilmiyorum... ya da ne yapacaklarını. | Open Subtitles | انا لا اعرف مالذي يفعلوه بالضبط او مالذي سيفعلونه |
| Elektronik cihazlar da, korkularını yatıştırmaları için ne yapmaları gerektiğini söyleyen mesajlar yayınladı. | Open Subtitles | و بدأت الأجهزة الكهربائية أن تقول لهم بالتحديد ماذا يفعلوه في محاولة منهم لتقليل هذه الرهبة |
| Sonrasında ne yapacaklarını kestiremezsin. | Open Subtitles | لا أحد يمكنه أن يتنبأ بما يمكن أن يفعلوه |
| -Hep böyle yaparlar. -Kapat lanet çeneni. | Open Subtitles | ..هذا ما يفعلوه منذ – أغلق مؤخرتك المكرمشة – |
| Şu rafın üstündeki broşürler, heryerde onlardan var. İnsanlara yaptıklarından nefret ediyorum. | Open Subtitles | هم يلحقون بهم في كل مكان أكره ما يفعلوه بالناس |
| O yaz, Grasse yorgan grubu daha önce hiç yapmadığı bir şey yaptı. | Open Subtitles | فريق صناعة الألحفة فعلوا شيئ لم يفعلوه من قبل هذا الصيف |
| Ödüllendirilmeleri gerekiyor, Yüzbaşı. Yoksa, neden yapmalarını istediğimiz şeyleri yapsınlar ki? | Open Subtitles | يجب أن يكافئوا كابتن و كيف سيفعلون مانريدهم أن يفعلوه ؟ |
| Onları kızdırırsanız ne yapacakları bilinmez. | Open Subtitles | ليس هناك شىء شديد الأثر لما يمكن أن يفعلوه حينما تغيظينهم |
| İnsanlar sık sık yapmadıkları şeyler için suçluluk duyarlar genelde bunun temeli çocukluğa dayanır. | Open Subtitles | النـاس غـالباً مـا يشعرون بالذنب على شيء لم يفعلوه أسـاساً عـادة مـا يعود إلى طفولتهم |