Sorun şu, bakımını üstlendiği adamlar Archie'nin gerçekten anlamadığı dayanılmaz ve elden ayaktan düşüren bir durumdan dolayı acı çekiyorlar. | TED | وهي ان الرجال الذين يعتني بهم كانوا يعانون من حالة وهن وضعف شديدة وكان آرشي لا يعيها ولا يفهمها |
Sahnede hiçkimsenin anlayamayacağı kadar güzel anlarımız oldu. | Open Subtitles | كان لدينا لحظات علي خشبة المسرح ابدا لن يفهمها احد |
- Başka bir milyader bir parça için çok para ödediği an olmazsa değerini anlamaz. | Open Subtitles | إلـا إن كانت تلك اللحظة هو رؤية مليونير أخر، يدفع الكثير من أجل لوحـة لـاـ يفهمها. |
Zaten herkesin anladığı lanet olası birkaç kelime var ancak. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن هناك كلمات لعينة جديدة يفهمها الجميع |
Sadece bir çocuğun anlayabileceği şeyler söylüyor. | Open Subtitles | إنه يقول أشياء الطفل فقط يستطيع أن يفهمها |
Ailesi, ne onu ne de seçtiği hayatı hiçbir zaman anlamadı. | Open Subtitles | . عائلته التي ابداً لمْ تقبل مسار حياته ولمْ يفهمها تماماً |
Demek gücü var ama o gücü anlamıyor ya da kontrol etmeyi bilmiyor. | Open Subtitles | هو لديه القوة ولكنه لا يفهمها أو يعرف كيف يسيطر عليها |
anlıyor. Sadece konuşmaktan hoşlanmıyor. | Open Subtitles | إنه يفهمها ولكنه لا يحب أن يتحدث بها فقط |
İçten içe onu onun anlayacağı şekilde sevmemi istediği düşüncesi. | Open Subtitles | كان يرجو سرّاً لو أنّي بادلتُه الحبّ بطريقةٍ يفهمها. |
Fakat bunlar insanların anlamadığı konular. | TED | لكن هذا نوع من المشاكل التى لا يفهمها الناس |
Hiç kimsenin anlamadığı şeyleri tanımlayan o saçmasapan kısaltmaları kullanıyoruz: OKR'ler, PIP'ler... | TED | يجب أن نفهم كل هذه الاختصارات الغبية التي تصف أشياء لا يفهمها أحد مثل: الهدف ونتيجته والنسبة المئوية في نقطة ما. |
Yazıtı, imparatorun anlayamayacağı bir Sankskrit dilinde okudu. | Open Subtitles | لقد نطقت التعويذه باللغه القديمه التى لم يفهمها الامبراطور |
Her nasılsa yalnızlık ve sorumluluk evini kaybetme ve başka bir yere alışmaya çalışma benimle ilgili kimsenin anlayamayacağı şeyleri anlamasını sağladı. | Open Subtitles | لكن عبر الانعزال والأعباء، وفقدان كوكبنا والعيش بآخر، يفهم أشياء عنّي لا يفهمها أحد. |
-Erkekler neden "hayır"dan anlamaz? | Open Subtitles | ماذا عن كلمة "لا" التي لا يفهمها الرجال؟ |
Şiddet insanların anladığı bir dildir. | Open Subtitles | العنف لغة يفهمها الناس ,و فى بعض الأحيان .. عندما تكون ضرورية |
Çünkü kalp her şeyi mantığın anlayabileceği nedenlerden dolayı yapmaz. | Open Subtitles | لأن القلب يفعل أشياءً لا يفهمها العقل لأن القلب يفعل أشياءً لا يفهمها العقل |
MIT'ye uymayan bir vizyonum vardı, bunu kimse anlamadı fakat baban anladı. | Open Subtitles | كنت طالب جامعي أخرق ذو رؤية لم يفهمها أحد سواه |
Onlarla bu konular hakkında konuşurken, gözlerinin kısıldığını ve ne düşündüklerini görebiliyorum, “Bu çatlak psikiyatr anlamıyor mu? | TED | عندما أتحدث معهم حول هذه القضايا، أرى أعينهم تلتمع، ويمكنني أن أراهم يفكرون: ألم يفهمها هذا الطبيب النفسي المجنون؟ |
Onu benden daha iyi anlıyor gibiydi | Open Subtitles | كان الأمر كأنه يفهمها أكثر مني |
Yokluğundan istifade yalnızca fizikçilerin anlayacağı fıkralar anlatalım. | Open Subtitles | لنستغل غيابه ونقول المزحات التي لا يفهمها سوى الفيزيائيين |
Yöneticiler genelde bu dilden anlar. | TED | تلك هي اللغة التي يفهمها المديرون عادةً. |
Kamikaze Birliği'ndeki birini ancak savaş meydanında bizzat bulunmuş olanlar anlayabilir. | Open Subtitles | المشاعر المؤلمة لعضو قوة الهجوم الخاصة لا يمكن أن يفهمها سوى أحد الذين تم إرسالهم إلى أرض المعركة |
İşte bu yüzden çift olarak bizim için, herkesin anlamayacağı, mükemmel bir benzetme olur. | Open Subtitles | لهذا هي إستعارة ممتازة لي أنا و أنت كثنائي لا أحد يفهمها |
Ah ve espriden anlamayan ben şaka yaptığımda öylece bakan. | Open Subtitles | , و ليس لديه حس الفكاهة . لذا عندما اخبره نكتة ان لا يفهمها |
Ve işte ilk defa, onu dinlerken yavaş yavaş içine doğru çekilmekte olduğu bu şeyin hüzünle ve anımsamakla ilgisi olan ve daha önce anlayamadığı o şeyin varlığını hissediyor. | Open Subtitles | حضور ذلك الشيء الذي لم يفهمه والذي له علاقة بالحزن و الذاكرة والتي يجب أن يفهمها مهما كلّف ذلك |