"يفيده" - Translation from Arabic to Turkish

• faydası
• ona iyi

Pralidoxime'in bir faydası olmuyor. Pacing yapmak zorunda kalacağız.
البراليدكسيم لا يفيده سنضطر لتركيب سلك بقلبه

O yüzden umarım onu suçlamanın sana faydası oluyordur çünkü ona bir faydası olmadığı çok açık.
لذا أتمنى أن يكون لومه مفيدًا لكِ، لأنه بالتأكيد لا يفيده.

Tek yapmamız gereken, Gregor'un Kovar'la yaptığı anlaşmanın Bratva'ya hiçbir faydası olmadığına, tek faydasının ona olduğuna dair kanıt bulmak.
كل ما علينا القيام به هو العثور على دليل أن عمل جريجور مع كوفار يفيده وليس براتفا

Yemekten sonra biraz dondurma ve ketçap yeyip biraz karnının ağrıması ona iyi geliyor.
قد يفيده ألم المعدة بعد المثلجات و الكاتشب

Evet ama kalabalık bir ortam ona iyi gelebilir.
نعم، ولكن قد يفيده الإختلاط بالناس

Kaçışın yine de ona faydası olmayacak, efendim.
لن يفيده الهروب كثيراً

Nathan'a şefkat göstermenin ona bir faydası olmaz.
بأن أكون دافئاً ومشوشاً مع (ناثان) -فلن يفيده ذلك أبداً -إنّه قويّ للغاية

faydası yok.
لن يفيده

Josh amcasıyla çok yakındı ve Sean'ı öldüren şey hakkındaki bu mübalağalı hikayeleri duymak ona iyi gelmez..
جوش)كان قريبا من عمه) ولا يفيده ان يسمع قصص عن ما قتل عمه