Hector ülkesi için savaşıyor! Achilles sadece kendisi için savaşır! | Open Subtitles | ان هيكتور يقاتل من اجل بلاده اما اكيليس فيقاتل لنفسه |
Kuyruğuna da küçük bir silah yerleştireyim ki kavga edebilsin. | TED | سوف أعطيه سلاح صغير على الذيل حتى يستطيع أن يقاتل. |
Ama bakın, bir fikir için savaşan bir insan bir kahramandır. | Open Subtitles | ولكن الا ترى ان الرجل الذي يقاتل من اجل فكر |
Ancak mücadele etmiyor, çünkü ağaçtaki tüm nektarı kendi içmek istiyor. | Open Subtitles | لكنه لا يقاتل لمجرد أنه يريد شرب كل رحيق الشجرة بمفردة |
- Oğlunuz muhteşem dövüşüyor. | Open Subtitles | حسنا، أترى أيها القاضي أتشاهد كيف يقاتل جيدا، ها؟ |
O hava birlikleriyle savaşırken, biz üstünde bu bebeği kullanacağız. | Open Subtitles | بينما هو يقاتل الطائرات نستعمل الجهاز عليه |
Kardeşi yaptı. Şimdi burada, hayatı için savaşıyor, başkasının hatasının bedelini ödüyor. | Open Subtitles | , هو هنا الآن يقاتل من أجل حياته يدفع ثمن أخطاء غيره |
Parlayan zırhının içindeki genç kral yaşlı asiye karşı başkenti savunmak için savaşıyor. | Open Subtitles | الملك الفتي في درعه اللامع يقاتل للدفاع عن العاصمة ضد الثوار العجائز الضعفاء. |
Biliyorum. Böyle gözlükleri olan biri için kim kavga eder? | Open Subtitles | أعرف , من يقاتل من اجل شاب بنظارة شمس كهذه؟ |
Milletle kamyon süreceğim diye kavga ediyor ve daha ehliyeti bile yok. | Open Subtitles | يقاتل معهم على القيادة وليس معه حتى رخصة ليس لك رخصة قيادة |
Komünizmle savaşan sosyal sağın yer altı kuvvetlerine. | Open Subtitles | للقوى تحت الأرض، اليمين الاجتماعي الذي كان يقاتل الشيوعية |
Orada hâlâ hayallerinden vazgeçmeyen onlar için savaşan bir adamın da var olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول لي أن هناك رجل لم يستسلم أيضا، رجل لا يزال بالخارج يقاتل |
Kral ellerindeyse Treville'in uğruna mücadele ettiği her şey yok olacak. | Open Subtitles | إذا كان لديهم الملك كل شيء تريفيل يقاتل من أجله سيضيع. |
Bu, saldırgana muazzam bir avantaj sağlıyor, çünkü savunucu kime karşı mücadele vereceğini bilmiyor. | TED | وهذا يعطي ميزة هائلة للمهاجم، لأن المدافع لا يعرف ضد من عليه ان يقاتل. |
Hernandez pis dövüşüyor çünkü biliyor ki seni yenebilmesinin tek yolu bu. | Open Subtitles | إذا تابعت حتى الجولة الثانية عشرة فسوف تصبح بطلاً فرنانديز يقاتل بتلك الطريقة |
İranlılar ile savaşırken, o bizim OÇ'mizdi. | Open Subtitles | لن طالما انه يقاتل الايرانيين فهو ابن عاهرتنا |
Bir savaşçı bunu asla yapmaz işte. İnandığı şey uğruna ölümüne dek savaşır. | Open Subtitles | اسمع، المحارب لا يفعل ذلك أبداً هو يقاتل حتى الموت، لشيءٍ يؤمن به |
Hepimiz kadar, savaşmak istiyor, hatta daha fazla. | Open Subtitles | إنه يريد أن يقاتل و كذلك نشعر كلنا و ربما أكثر |
Kötülükle savaştığını düşünüyor ve bu adamları Washington'a kadar izlemiş olabilir. | Open Subtitles | انه يظن انه يقاتل الشر و من الممكن جدا ان يكون لحق بهؤلاء الرجال هنا الى واشنطن |
Onun aynı gün siyah biriyle dövüşecek olması sence tesadüf mü? | Open Subtitles | لأعلم عن ذلك اليست صدفة أن يقاتل هو رجل اسود فى أفضل يوم فى تاريخ البلاد؟ |
Daha şimdi geldi. dövüştüğünü ya da başka birşeyini görmedik. | Open Subtitles | لقد وصل للتو لم نره يقاتل أو أى شيء بعد |
Orada dövüşen bir arkadaşım var. Yaralanmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لي صديق يقاتل في المسابقة ولا أريده أن يصاب بأذى |
George Washington o dönemde 22 yaşındaydı ve İngiltere için savaşıyordu. | Open Subtitles | وجورج واشنطن البالغ من العمر 22 عاما آنذاك يقاتل من أجل إنجلترا. |
Gerçek bir erkekle dövüşmez. Düzmece maçlarda dövüşür. | Open Subtitles | أتروا أنه لا يقاتل رجل حقيقى بل يقاتل فى مباريات مرتبة |
Çığlık atacak, savaşacak, uçacak sonra da ölecek. | Open Subtitles | نعم ، سترى سوف يصيح و يقاتل و يطير و بعدها سيموت |