| Yani bağırsaklarını deşti ve 4 saat boyunca onu öldürmedi. | Open Subtitles | اذن قام بإخراج احشائها لكنه لم يقتلها لبعد 4 ساعات |
| Karısını kurnazca, sesiz bir şeklide; kimsenin ortaya çıkaramayacağı bir şekilde öldürmek istiyor. | Open Subtitles | يقتلها بشكل ماهر و خفي .لا يُمكن أن يُكتشف أمره |
| Benzin istasyonundaki patronunu öldürdüğü gibi onu da öldürecek. | Open Subtitles | سوف يقتلها كما قتل رئيسه في محطة البنزين |
| O yüzden senin gibi birini gördüğü zaman, köle olmak için can atan birini bu Max'i içten içe öldürüyor. | Open Subtitles | لذا عندما ترى شخص مثلك، متحمس ليكون عبداً، يريد ذلك فهذا يقتلها من الداخل |
| Vücudunu sarmalayan bu sürüngen onu göz açıp kapayana kadar öldürebilir. | Open Subtitles | ذلك الزاحف القاتل الذي يطوّق جسمها يمكن أن يقتلها بطرفة عين. |
| Şüpheli düzene sadık kalırsa geri dönecek ve onu öldürmeye çalışacak. | Open Subtitles | وان كان الجاني يلتزم بالنمط فسيعود مجددا و يحاول ان يقتلها |
| Hadi şef...demek istiyor ki kadını öldürmemiş olmamız önemli değil. | Open Subtitles | هيا أيها الرئيس أنت لست غاضباً لأنه لم يقتلها , صحيح ؟ |
| Yeni bir dairesi, yeni bir sevgilisi ve onu öldüren yeni bir programı vardı. | Open Subtitles | كانت لديها شقه جديده رفيق حميم جديد وجدول مواعده جديد كان يقتلها |
| Kelvin, annesini öldürmedi. Bedenlerimiz ailemizin donör çiftliği değil. | Open Subtitles | لم يقتلها أجسادنا ليست مزارع أعضاء لوالدينا |
| Kelvin, annesini öldürmedi. Bedenlerimiz ailemizin donör çiftliği değil. | Open Subtitles | لم يقتلها أجسادنا ليست مزارع أعضاء لوالدينا |
| Kadın bunu anlamış olmalı, ...sonra da Betts, sırrını korumak için, kadını öldürmek zorunda kalmış. | Open Subtitles | لا بد أنها اكتشفت ذلك وهنا كان عليه أن يقتلها لحماية سره. |
| Ona bunu yapamam, bu öldürmek demek. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ أن أفعل ذلك لها، سوف يقتلها ذلك. |
| Oh, Tanrım. Kızı öldürecek. Bu adam tost yapmayı bile beceremez. | Open Subtitles | أوه، يا الهي، سوف يقتلها هذا الرجل لا يعرف كيف يعد شطيرة |
| Onu her yarım saatte bir aramazsam kızı öldürecek. | Open Subtitles | إذا لم أتصل به كل 30 دقيقة, سوف يقتلها, لو أردتي أن يفعل ذلك |
| Doğru teşhis koyduk ama tedavi onu öldürüyor. | Open Subtitles | إذاً، نحن محقون بشأن التشخيص و علاح التشخيص يقتلها |
| Meningokoksik menenjit olduğunu düşünüyoruz. Bu onu, sonuçlar gelene kadar öldürebilir. | Open Subtitles | بل داء المكورات السحائيّة والذي قد يقتلها قبل أن تظهر النتائج |
| Katil kızı öldürmeye gelecek. Bu işe karışmayın. | Open Subtitles | سوف يقتلها السفاح و لا يجب أن تعتقدوا غير ذلك |
| - öldürmemiş olabilir. | Open Subtitles | على الأرجح انه لم يقتلها ربما علم بمقتلها |
| Eeee! Onu öldüren ya bir hayvan değilse? Bitkiyse? | Open Subtitles | اذا لم يقتلها حيوان فربما قتلتها الخضراوات |
| Kendine ancak, kadını öldürmeden önce ortaklarının nerede olduğunu söylersen yardım edebilirsin. | Open Subtitles | فقط الحل الوحيد لديك هو أن تخبرنا أين شريكك قبل أن يقتلها |
| Böylece onu neyin öldürdüğünü buluruz. | Open Subtitles | عندما يحدث رد فعل لشئ سنعرف أنه ما يقتلها |
| Ama bunu yapıp sonra onu öldürmez. Bu gereksiz bir detay. | Open Subtitles | ولكن لم يكن ليفعل هذا ثمّ يقتلها إنها خطوة إضافية |
| Rusya'da kişisel hayat öldü. Onu tarih öldürdü. | Open Subtitles | الحياة الشخصية تموت الان بروسيا إن التأريخ يقتلها |
| Ajan listesini getirmezsem kızı öldüreceğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال اذا لم اعطية قائمة لفر عن عملاء فولكرم سوف يقتلها |
| Evet, sonra onu bir kalemle öldürüp, kargalara yem yaptı krediyi paylaşamazdı. | Open Subtitles | ثم يقتلها بقلم رصاص ويطعمها للغربان حتى يكون الفضل له وحده |
| Eğer bütün bunlar işe yararsa, onu öldürmeyecek, değil mi? | Open Subtitles | اذا هذا الشيء كاملاً نجح انها لن يقتلها صحيح؟ |