Pozisyonun içinde bile değildi bu iki kat daha kötü demek. | Open Subtitles | لم يكن حتى في وضعية إستحواذ الكرة مما يجعلها شراسةً مضاعفة |
Ve tartışılır bir şekilde aya gitmek problem çözmek bile değildi. | TED | ويمكن القول أنه لم يكن حتى حل للكثير من المشاكل |
Biz çocukken burası ağaçlık bile değildi. | Open Subtitles | هذا المكان لم يكن حتى الخشبية عندما كنا صغارا. |
Şirket onu 2 yıl sonrasına kadar işe almamış bile. | Open Subtitles | لم يكن حتى موظف في الشركة إلا بعد ذلك بعامين |
Fakat Olive Rix adını duyana kadar bir şey ifade etmemiş. | Open Subtitles | ولكن لم يكن حتى سمعت اسم الزيتون ريكس أن من المنطقي. |
Hepsini değil, şahsen kaybettiğim kadarını bile değil bu yüzden paylaşmayacağım demek istediğin buysa. | Open Subtitles | ليس باكمله، لم يكن حتى ما خسرته انا لوحدي لذا لن اتشاركه مع احد ان كان هذا قصدك |
El Paso'da gazetelere çıkmayacak bile. | Open Subtitles | لن يكن حتى في صحف "الباسو". |
Sovyetler Birliğinden değiştirilmiş Hemşire Lara'nın ilk günü olmasa bile siyah rüyalarına nüfuz etti. | Open Subtitles | لم يكن حتى اليوم الأول للممرضة لارا ملاك من الاتحاد السوفييتي _ |
Rachel onun gerçek adı bile değildi. | Open Subtitles | إن راشيل لم يكن حتى هو اسمها الأول الحقيقي |
- Lois kapı kilitli bile değildi. Herhangi biri girebilirdi içeriye. | Open Subtitles | الباب لم يكن حتى مغلق يمكن لأي أحد أن يدخل |
Hasta bile değildi. Bunun olacağına dair hiç belirti yoktu. | Open Subtitles | لم يكن حتى مريضاً ولم يكن هناك تحذير بأن هذا سيحدث |
Olay gerçekleştiğinde kokpitte bile değildi. | Open Subtitles | لم يكن حتى في قُمرة القيادة عندما حدث الأنفجار |
Eşcinselce değildi. - Tabii. Cinsel bile değildi. | Open Subtitles | نلمس جسد بعضنا البعض لم يكن شذوذا، لم يكن حتى جنسيا |
O bina satılık bile değildi o binayla işi olması imkansız. | Open Subtitles | ذاك المبنى لم يكن حتى معروض للبيع حتى ليكون له أي إهتمام به |
Ama tüm çocuklar benimle şu aptal şarkıyı söyleyip dalga geçerlerdi. Zekice bile değildi! | Open Subtitles | طلاب المدرسة بدأو بالغناء لي، لم يكن حتى شيئاً ذكياً |
Ve oyun yapmaya başlayıncaya kadar şunu fark etmemiştim ki... aslında oyunları daha ziyade oyuncaklar olarak görüyorum. | TED | ولم يكن حتى وقت آخر، بدأت صنع الالعاب اعتقد فالواقع أني أعتبرهم ألعاب. |
Fakat popüler basın organlarının bu işle ilgilenmesini sağlayana kadar ilgiyi üzerimize çekememiştik. | TED | لكن, لم يكن حتى أصبحت الصحافة الشعبية مهتمة بهذا أن بدأنا نجتذب, |
Bunu çocuk gibi olan bir yetişkin düşüncesiyle yapan Galileo'ya kadar kimse yapmadı. Sadece 400 yıl önce. | TED | ولم يكن حتى قام جاليليو بها في الواقع أن فكر شخص راشد كالأطفال. مجرد أنه كان قبل ٤٠٠ سنة. |
Sayı turu vuruşu yapıyor ama farkında bile değil. | Open Subtitles | ضرب الكرة ولم يكن حتى مدركا لهذا |
De Gaulle mü? O bu savaşta bile değil. | Open Subtitles | ديجول" ؟" لم يكن حتى فى هذة الحرب |
Gerçek bile değil. | Open Subtitles | ولم يكن حتى أصلي |
El Paso'da gazetelere çıkmayacak bile. | Open Subtitles | لن يكن حتى في صحف "الباسو". |
Sovyetler Birliğinden değiştirilmiş Hemşire Lara'nın ilk günü olmasa bile siyah rüyalarına nüfuz etti. | Open Subtitles | لم يكن حتى اليوم الأول للممرضة لارا ملاك من الاتحاد السوفييتي _ |