- Meşru müdafaydı. başka şansın yoktu. | Open Subtitles | كان دفاع عن النفس لم يكن لديك خيار |
Bak ben olsam durmadan arabadan şikayet ettiğimi söylerdim sonra sen de beni gece kulübüne gönderdin ama bir de baktın ki şüpheli tam benim arkamdan giriyor takip etmekten başka şansın yoktu. | Open Subtitles | أترى، سأخبرها بأنني لم اتوقف عن الشكوى بداخل السيارة ولذا تركتني أدخل الملهى الليلي وأنك شاهدت المتهم يدخل ورائي ولم يكن لديك خيار ألا أن تتبعه |
O zaman bana başka çaren olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | ولكنه لم يكن قتل، لقد أخبرتني أنه لم يكن لديك خيار |
Buraya gelmekten başka çaren olmadığını biliyoruz, ama yine de yaptığın işe saygıIıyız. | Open Subtitles | ونحن نعلم لم يكن لديك خيار السفر الى القطب الشمالي... |
Onları bu duruma getirmek çok kötü ama başka bir seçeneğin yok. | Open Subtitles | أشعر بالسوء لجعلهم يمرون بأي شيء , ولكن... لم يكن لديك خيار. |
Teslim olmak, direnmek kadar onurlu bir harekettir özellikle de başka seçeneğin yoksa. | Open Subtitles | الاستسلام مشرّف كالمقاومة خصوصاً إن لم يكن لديك خيار |
Şu virüsü yayma fikrin Başka seçeneğin yoktu, değil mi? | Open Subtitles | خطتك لإطلاق ذلك الفيروس لم يكن لديك خيار آخر، صحيح؟ |
Başka bir şansın yoktu. Borular paslanmış. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار أعني , الأنابيب كانت تالفة |
Sana inanıyorum tabii, başka şansın yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار بالطبع انا اصدقك |
Sana inanıyorum tabii, başka şansın yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار بالطبع انا اصدقك |
başka şansın yoktu. Ailemizi korumalıyız. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار كان عليك حماية عائلتنا |
Hayatımızı kurtardın. başka şansın yoktu. | Open Subtitles | لقد أنقذتنا، ولم يكن لديك خيار مما فعلت |
başka şansın yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار |
Başka seçeneğin yok. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار |
seçeneğin yok. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار آخر |
Özellikle konu hakkında başka seçeneğin yoksa. | Open Subtitles | و خصوصاً إن لم يكن لديك خيار. |
Torunumu kraliyete vermekten Başka seçeneğin yoktu yani, öyle mi? | Open Subtitles | إذًا لم يكن لديك خيار سوى أن تسلم حفيدتي إلى العائلة الملكية؟ |
Başka seçeneğin yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار غير أن تفعل ذلك |
O adamı tutuklamıştın, Başka bir şansın yoktu. | Open Subtitles | كان ذلك الرجل سجينك، لم يكن لديك خيار |
- Neredeyse Başka bir şansın yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار آخر تقريباً |