İkimiz için de böyle olması gerekmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن ينبغي أن نكون على تلك الحالة كلانا |
Böyle olması gerekmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن ينبغي أن تسير الأمور على ذلك النحو. |
- Çocuğun asılması gerekmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن ينبغي أن يعدم ذلك الصبي. |
Kazadan sonra olan şey asla olmamalıydı. | Open Subtitles | لكن ما فعلته بعد الحادثة لم يكن ينبغي أن يحدث أبدًا |
Ama bu korkunç bir trajediydi. Bu ölümlerden kimlerin sorumlu olduğunu, bulmak bu kadar zor olmamalıydı. | TED | لكنها كانت مأساة مريعة ، ولم يكن ينبغي أن يكون من الصعب مجرد محاولة إيجاد المسؤولين عن تلك الوفيات . |
Tabii ki Çılgın Max'in Stratton'da her yaptığımızı bilmesi gerekmiyordu. Büyük bir hedef var. | Open Subtitles | بالطبع ، لم يكن ينبغي أن يعرف (ماكس) المجنون كل شئ قمنا بفعله في "ستراتون" |
O zaman kazanmamız gerekmiyordu! | Open Subtitles | إذًا لم يكن ينبغي أن نفوز! |
Bu şekilde olmamalıydı. | Open Subtitles | لم يكن ينبغي أن يكون هكذا. |
Hiç olmamalıydı zaten. | Open Subtitles | لم يكن ينبغي أن يحدث أصلاً |
- Böyle olmamalıydı Fernando. | Open Subtitles | - لم يكن ينبغي أن يحدث ذلك فيرناندو |
Hiç olmamalıydı... | Open Subtitles | ...لم يكن ينبغي أن |