Günün 23 saatini uyuyarak geçiriyor. Ve olanlar için kendini suçluyor. | Open Subtitles | إنه ينام 23 ساعة يوميا وهو يلوم نفسه على كل شيء |
Lord hazretleri, Leydi Mary'yle ilgili dedikodular için Bay Napier'ı suçluyor. | Open Subtitles | سيادة اللورد يلوم السيد نابير على الشائعات التي تتناول الليدي ماري |
Bizi kazananlar ve kaybedenler olarak ayırıyor ve sonra da şanssızlıkları için kaybedenleri suçluyor. | TED | نموذج يصنفنا كرابحين وخاسرين، ومن ثم يلوم الخاسرين على سوء حظهم. |
Hastaların içinde gazlı bez unutur sonrada yanlış saydı diye hemşireleri suçlar. | Open Subtitles | هو ينسى اسفنجات داخل المرضى ثم يلوم الممرضات إذا اخطئوا في العد |
John Ringel karısını öldürebileceğini farketti ve suçu da köpeğine atabileceğini. | Open Subtitles | جون رينجل ادرك انه يستطيع ان يقتل زوجته وان يلوم كلبك. |
Şu geri planda kalıp da Ed Sullivan'ı suçlayan mektuplar yazan çocuklardan biri gibi. | Open Subtitles | كما تعلم أحد هؤلاء الصبية عرض نفسه ثم كتب رسالة يلوم فيها ايد سوليفان |
Kendini suçluyor. Geri dönmeye hazır olmadığını tahmin etmesi gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | إنه يلوم نفسه بشدّة وكأنه كان يجب أن يعرف بأنها لم تكن مستعدة للعودة |
Günde 23 saat uyuyor. Her şey için kendini suçluyor. | Open Subtitles | إنه ينام 23 ساعة يوميا وهو يلوم نفسه على كل شيء |
İçinden geçtiği bu durumda her şey için kendini suçluyor ve bunun nasıl bir duygu olduğunu bilirim. | Open Subtitles | إنه يلوم نفسه على كل ما يمر به وأنا أعرف هذا الشعور |
O çok öfkeli konuşmak, her şey için Naboo'yu suçluyor. | Open Subtitles | لقد اعطاني احاديث نارية يلوم نابو على كل شئ |
Bana ekonomiden bahsetme. Herkes ekonomiyi suçluyor. | Open Subtitles | لا تقل لي الإقتصاد ، الجميع يلوم الإقتصاد |
Hapishanedeki kaç tane hıyar yaptıkları için başkasını veya başka bir şeyi suçluyor, biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف كم من سافل سجين يلوم شخصًا أو شيئًا آخر على أفعاله؟ |
Hastalandığı için evsizleri suçluyor. | Open Subtitles | انه يلوم المجتمع المشرد على اصابته بالمرض |
Sanırım oğlunun yanlış teşhisi için orduyu suçluyor. | Open Subtitles | اعتقد انه يلوم الجيش لالتشخيص الخاطئ ابنه. |
Çünkü amcam babamı içinde yanan ateş için suçluyor. | Open Subtitles | لأن عمي يلوم أبي على الغل الذي يزداد بداخله |
Ama herhangi bir zarar için bizi suçlar ve parasını ödemek için ceplerimizi yolar. | Open Subtitles | ولكنه لن يلوم إلا نحن عن أى خراب يحدث ليبتز جيوبنا |
Ve sonunda tüm bu suçu bir yere atmak zorunda, ...ve bu en yakınındaki kişi olacak. | Open Subtitles | و في النهاية سيتوجب عليه أن يلوم احداً و هذا سيكون الشخص الأقرب له |
Anthony de hayattaki tüm kötülükler için annesi de dahil herkesi suçlayan adamlardan biri. | Open Subtitles | توني واحد من الناس الى يلوم كل الي حوله لي اي شئ مو كويس يصير بحياته حتى امه؟ |
Doğru olabilir. Polisi suçladı. | Open Subtitles | قد يكون صحيحاً، لأنه يلوم الشرطة |
Ayrıca, çiftçiler topraklarını, müzisyenlerde enstrümanlarını suçlamaz. | Open Subtitles | لا يلوم المزارعون أراضيهم، وامتنع العازفون عن لوم آلاتهم. |
O kızgın ve ölümünden dolayı içinizden birini suçladığını sanıyorum. | Open Subtitles | انه غاضب, واعتقد انه يلوم أحد منكم على موته |
Boşanmayı iptal ettirdiği için karısını suçluyordu. | Open Subtitles | بدا لي أنه كان يلوم زوجته على إلغاء الطلاق |
Evet ama bilmediğin şey ise zamanının çoğunu senden bahsederek ya da senin başına gelenler için kendini suçlayarak geçirdi. | Open Subtitles | اجل , لكنك لم تكون تعلم انه قضى معظم ذلك الوقت بالتحدث عنك او حقيقة انه يلوم نفسه لكل شئ حدث لك |
Bir süreliğine kendini suçlamasına müsaade ettim çünkü birazcık bile olsa kendimi suçlamamdan alıkoydu beni. | Open Subtitles | أظنني لثانية تركته يلوم نفسه لأن هذا وقاني لوم نفسي لدقيقة. |
Şikayet edecek, birilerini suçlayacak ya da cezaya çarptıracak konumda değildi. | Open Subtitles | لم يكن فى وضع يسمح بأن يشكوى أو يلوم أو يُدين أحداً |
Orada dur bakalım. Kimse Emek Partisi'ni bunun için suçlayamaz. | Open Subtitles | اكبحي جماحك، لا أحد يلوم حزب العمّال على تلك المشاكل |
Umarım kadının düğünlerinde havaya uçmasından kendini suçlamıyordur. | Open Subtitles | أرجو أن لا يلوم نفسه... بسب ما حدث في زفافه |