Sana işyerinde içki yasak demiştim. Sana güvenebileceğimi sanıyordum. | Open Subtitles | سبق وأن قلت لك لا خمور في المكتب اعتقدت أنه يمكنني الوثوق بك |
Sebebi ne olursa olsun güvenebileceğimi hissettiğim tek adam sensin ve bunu hatırlayabiliyorsam, onlar çok uzakta değil demektir, yani hemen çıkmamız gerek. | Open Subtitles | لاي سبب , انت الشخص الوحيد الذي اشعر انه يمكنني الوثوق به اذا انا تمكنت من التذكر , هم سيتذكرون ايضا علينا الخروج الان |
Üzgünüm, şu an hiç kimseye ya da hiçbir şeye güvenemem. | Open Subtitles | أنا آسف لا يمكنني الوثوق بأي شخص أو أي شئ الآن |
Olanlardan sonra otelin oda servisine güvenemiyorsam lanet olası arabaya hiç güvenemem. | Open Subtitles | -إنهم نظاميون لا يمكنني الوثوق بخدمة الغرف في الفندق ولن أثق بسيارة |
Vali ile işimi yaparken buralarda güvenebileceğim birisi olmalı. | Open Subtitles | أنا الآن أعرف صبي يمكنني الوثوق به ريثما أنتهي من أعمال السفينة مع القاضي |
Şu anda güvenebileceğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | في الواقع أنتِ الوحيدة التي يمكنني الوثوق بها |
Ebediyete kadar, yüzde yüz. Ben sana güvenebilir miyim? | Open Subtitles | مائة بالمائة حتى النهاية يمكنني الوثوق بك ؟ |
Ona güvenemeyeceğimi biliyorum Clark ama yardımcı olabilecek bir profesörün adını verdi. | Open Subtitles | أعرف أنه لا يمكنني الوثوق به يا كلارك لكن أعطاني أسم بروفسور قد يتمكن من مساعدتي |
Ama anlattım çünkü sana güvenebileceğimi sanmıştım. | Open Subtitles | لكنني أخبرتك لأنني أعتقد بأنه يمكنني الوثوق بك |
Gerçek şu ki bana, sana güvenebileceğimi gösterdin. | Open Subtitles | لقد كبرت الحقيقة أنك أظهرتِ لي أنه يمكنني الوثوق بك |
Sana güvenebileceğimi bilmemin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنّها الطريقة لأعرف أنّه يمكنني الوثوق بك |
Aman Tanrım. Harikasın. Sana güvenebileceğimi biliyordum. | Open Subtitles | يا إلهي، أنتِ الأعظم، كنت اعلم أنه يمكنني الوثوق بكِ |
Sana güvenemem. Bunu anlayacak kadar zeki olmalısın. | Open Subtitles | حسناً، لا يمكنني الوثوق بكِ، لا بد أنِك ذكية كفاية لتعرفي هذا |
Sorun şu ki, sana güvenemeyeceksem, güvenebileceğim yönünde verdiğin ifadeye de güvenemem. | Open Subtitles | المشكلة هي إنه لم يمكنني الوثوق بك لا يمكنني الوثوق بجملتك أنه يمكنني الوثوق بك |
Açıkçası ben kimseye güvenemem. Max'a bile! | Open Subtitles | مؤخرا لا يمكنني الوثوق بأحد وليس ماكس ايضا |
güvenebileceğim tek insan sensin. | Open Subtitles | وأنتِ الشخص الوحيد الذي يمكنني الوثوق به |
Şu an güvenebileceğim tek kişiyi. | Open Subtitles | بالشخص الوحيد الذي يمكنني الوثوق به الان |
Şu an güvenebileceğim tek kişiyi. | Open Subtitles | بالشخص الوحيد الذي يمكنني الوثوق به الان |
Şimdi ise artık sana güvenebilir miyim bilmiyorum. | Open Subtitles | والآن غدت لست متأكدة إن كان يمكنني الوثوق بك بعد الآن |
Düşüncelerimi okursan, sana da güvenip güvenemeyeceğimi bilmediğimi görürsün. | Open Subtitles | , لو أنك يمكنك قراءة أفكاري فانك تعرف أنني لا أدري لو أنه يمكنني الوثوق بك |
Kadınıma güveniyorum ama kadınıma yanaşacak erkeklere güvenemiyorum. | Open Subtitles | أثق بإمرأتي، لكن لا يمكنني الوثوق بالرجال الذين يتقربون منها. |
Sanırım bir telefon görüşmesi için size güvenebilirim. | Open Subtitles | أظنّ بأنّه يمكنني الوثوق بك بالنسبة للمكالمة الهاتفية. |
Artık kime güveneceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | لم أعد أعرف بمن يمكنني الوثوق. |
Artık güveneceğim başka neler söyledin peki? | Open Subtitles | و ماذا أيضاً اخبرتني مما لا يمكنني الوثوق به ؟ |
Karıma bile güvenemeyecek durumdayken elçiliğime nasıl güveneyim? | Open Subtitles | إذا ما كان لا يمكنني الوثوق في زوجتي كيف أثق في السفارة ؟ |