| Doğru, buradan bir rehineci ve bir yetişkin kitapçısını görebiliyorum. | Open Subtitles | اجل ، من هنا يمكنني رؤية المتشردين و مكتبةٍ للبالغين |
| Sonumun o kitaptaki gibi olduğunu görebiliyorum. Emirlere uyup normalleştiğimi. | Open Subtitles | يمكنني رؤية أنني سأنتهي بذلك الشكل أنفذ الأوامر وأجد التسويات |
| Ama kimi zaman insanların ruhlarını görebiliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أحياناً يمكنني رؤية بداخل روح الانسان |
| Ben senin gibi hayaletleri göremiyorum ama onları kontrol edebilirim. | Open Subtitles | ،أنا لا يمكنني رؤية الأشباح مثلكِ ولكنني يمكنني التحكُم بالأشباح |
| Ama yine de, orada hareket eden hiçbir şey göremiyorum. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك لا يمكنني رؤية أي شيء يتحرك بالأسفل. |
| Bu küçük hikayelerle, bu bireysel hikayelerle, dünya çevresindeki kadınların radikal bir destan yazmakta olduğunu görüyorum. | TED | إنه في تلك القصص الصغيرة تلك القصص المنفصلة عن بعضها يمكنني رؤية ملحمة ثورية في طور الكتابة تكتبها النساء حول العالم. |
| Tabi ki arayacaksın. Aşıksın sen, görebiliyorum bunu. | Open Subtitles | بالتأكيد ستكلمينه أنت مغرمه به ، يمكنني رؤية ذلك على محياك |
| Ve bu yüzük sadece başlangıç, adamım. Bunu görebiliyorum artık. | Open Subtitles | وذاك الخاتم مجرد البداية فقط يمكنني رؤية ذلك الآن |
| Hayır, harika bir anne oldun. Bunu Nicola'da görebiliyorum. | Open Subtitles | كنت اماً رائعة يمكنني رؤية ذلك من خلال نيكولا |
| Cankurtaran Şefi olmanın en müthiş yanı, geleceği görebiliyorum. | Open Subtitles | الشئ العظيم بان تكوني حارسة هو انه يمكنني رؤية المستقبل |
| -Bunu görebiliyorum. Sen iyi misin? | Open Subtitles | أجل، يمكنني رؤية هذا هل أنت على ما يرام؟ |
| Bir halt göremiyorum. Cam çok kalın. Termal kameraya geç. | Open Subtitles | لا يمكنني رؤية شيء، الأشجار كثيفة للغاية استخدمي الفحص الحراري. |
| Göbeğini öyle tutarsan birşey göremiyorum. | Open Subtitles | ابتعد لا يمكنني رؤية شيء وبطنك في الطريق |
| Yüzbaşım, ben hala bir şey göremiyorum. | Open Subtitles | أيها النقيب ، لا زلت لا يمكنني رؤية شيئا |
| Bahçede evet. Ama evimden, o bahçe kapılarını göremiyorum. | Open Subtitles | عبر الحديقة بالتأكيد، لكن لا يمكنني رؤية النوافذ الفرنسية |
| Yüzünü göremiyorum, Duvak takıyor Yüzü genç ve kızgın | Open Subtitles | لا يمكنني رؤية وجهها بسبب طرحتها ، لكنها شابه و غاضبه |
| Aşmamız gereken bazı sorunlar olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | يمكنني رؤية مشاكل كبيرة يجب أن نعمل عليها |
| Sizi bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim. Eşinizi görebilir miyim? | Open Subtitles | مرحبا، آسف على ازعاجك في هذا الوقت المتأخر هل يمكنني رؤية زوجتك؟ |
| Evet, Belli oluyor. Kitaplarından birini okuduğumu biliyor musun? | Open Subtitles | أجل , يمكنني رؤية ذلك أتعرفين اني قرأت أحد كتبه؟ |
| Araba sürüşünü gördüm, sebebini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني رؤية هذا من طريقة قيادتك ماذا فعلت؟ |
| Neler olduğunu görebilirim ve hissedebilirim ama yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | يمكنني رؤية ما يحدث ويمكنني أن أشعر به ولكن لا يمكنني فعل شئ حيال الأمر |
| Hoca, cep telefonumu sırada unutmuş muyum diye bakabilir miyim? | Open Subtitles | استاذ، هل يمكنني رؤية ما اذا كنت نسيت هاتفي المحمول في درج طاولتي ؟ |
| Nasıl iğrenç ve ne kadar yanlış olduğunu şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | يمكنني رؤية كيف أن ذلك كان مريضاً و خاطئاً للغاية |
| O adam deli. Bunu onun yüzünde gördüm. | Open Subtitles | ذلك الرجل مجنون , يمكنني رؤية ذلك في وجهه |
| Tatlım, düşüncelerini göremem. | Open Subtitles | لا يمكنني رؤية الأفكار يا عزيزتي يمكنني سماعها فقط |
| Adamın yüzü görünmüyor ama ara sokağa girmiş. | Open Subtitles | لا يمكنني رؤية وجه الرجل، لكنّه ذهب إلى الزقاق. |