"يمكنها تحمل" - Translation from Arabic to Turkish

    • dayanamıyor
        
    • göze alamaz
        
    • dayanamaz
        
    • kaldıramaz
        
    • kaldırabiliyor
        
    Çünkü işçilerim soğuğa dayanamıyor. Open Subtitles لان اعمالي معتادة على المناخ الحار لا يمكنها تحمل البرد.
    Büyük şirketin bir elemanı 10 km yüksekliğe dayanamıyor ha? Open Subtitles عميلة قوية من الشركة لا يمكنها تحمل الطيران على ارتفاع 30 ألف قدم؟
    Endişelenme, kazansa bile ücretini göze alamaz! Open Subtitles لا تقلقي، ماذا لو تم قبولها؟ لا يمكنها تحمل مصاريف الدراسة على أية حال
    Fransa bu sözleşmenin üzerine İskoçyayla savaşı göze alamaz. Open Subtitles فرنسا لا يمكنها تحمل حرب مع أسكوتلاندا بسبب العقد.
    Kan basıncını daha fazla arttırabilir. Daha fazla kan kaybetmeye dayanamaz. Open Subtitles لا يمكنها تحمل خسارة أي مخزون زياده اوكي , امي
    Presör maksimum seviyede. Bu kadar düşük basıncı kaldıramaz. Open Subtitles لقد أعطيناها أكبر جرعة لرفع الضغط ولا يمكنها تحمل انخفاض ضغطها إلى هذا الحد
    Zırh, ağırlıkları kaldırabiliyor ya ben de tankı sırtıma alıp, komutanın konağına uçup ayaklarının önüne bıraktım. Open Subtitles ولكن كما تعلم هذه البدلة يمكنها تحمل الوزن؟ لذا حملت الدبابة وطرت بها مُباشرة إلى منزل الجنرال وألقيتها أمام قدميه ..
    Üzerinde herhangi bir ağırlık olmasına dayanamıyor. Open Subtitles و لا يمكنها تحمل... أي أوزان عليها
    Üzerinde herhangi bir ağırlık olmasına dayanamıyor. Open Subtitles و لا يمكنها تحمل... أي أوزان عليها
    Benimle çalışmaya dayanamıyor. Open Subtitles لا يمكنها تحمل العمل معي
    Marie Wallace geri dönmeye çalışıyorsa kaybetmeyi göze alamaz. Open Subtitles إذا كانت ماري واليس تحاول الرجوع فلا يمكنها تحمل الخساره
    Elektrik giderleri %17 oranında artıyor istasyon bunu göze alamaz. Open Subtitles %تكاليف الكهرباء سترتفع 17 المحطة لا يمكنها تحمل هذا
    Bu riski göze alamaz. Open Subtitles هذه مخاطرة لا يمكنها تحمل عواقبها
    O zamandan beri başka kadınlarla konuştuğumu görmeye dayanamaz... Open Subtitles ...لا يمكنها تحمل أنى أتكلم مع فتاه آخرى منذ
    Yolculuğa dayanamaz. Open Subtitles لن يمكنها تحمل الرحلة
    O bunu kaldıramaz. Oyunlar onu mahvetti. Open Subtitles لا يمكنها تحمل الأمر لقد دمرتها الألعاب
    Kalkanlarımız, bir savaşı daha kaldıramaz. Open Subtitles دروعنا لا يمكنها تحمل معركة أخرى
    Böyle bir şeyi kaldıramaz. Open Subtitles لا يمكنها تحمل شيئاً كهذا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more