| Ve her türlü çabamıza ve iyi niyetimize rağmen çocuklar her seferinde yapabilecekleri en tehlikeli şeyi yapmak için bir yol bulacaklar, nerede yapabilirlerse. | TED | وعلى الرغم من كل جهودنا ونوايانا الحسنة سوف يكون بوسع الأطفال دائما تصور كيفية عمل أخطر ما يمكنهم فعله و في أي محيط كان |
| Şirketler günümüzde, çok fazla veri topluyorlar, yani yapabilecekleri ilk şey bu veriyi bağışlamak. | TED | الشركات اليوم، يجمعون جبالاً من البيانات، لذا أول ما يمكنهم فعله هو التبرع بتلك البيانات. |
| yapabilecekleri en iyi şey, kaçınılmaz felaketi bekleyip teknoloji ve paralarını kullanarak geri kalanımızdan uzaklaşmak. | TED | أفضل ما يمكنهم فعله هو الانتظار حتى تقع الكارثة الحتمية وبعدها يستخدمون قدرتهم التقنية وأموالهم لكي يبتعدوا عن بقيتنا. |
| Neler yapabileceklerini düşünemiyorum.. | Open Subtitles | لا يمكنني ان اتصور ما الذي يمكنهم فعله ايضا |
| Beyni yıkanmış bir şövalye ordusuyla yapabileceklerini düşün. | Open Subtitles | تخيلي ما يمكنهم فعله بجيش من الفرسان المغسولة أدمعتهم. |
| Haklısın, bana ne yapabilirler? | Open Subtitles | ضربةٌ خاطفةٌ سفلية، مرة أخرى إنّها ضربةٌ خاطفة أنتِ محقة، مالذي يمكنهم فعله بي ؟ |
| Ar-Ge ekibiyle konuşacağım, bakalım neler yapabilirler. | Open Subtitles | سأتصل بقسم الأبحاث والتطوير وأرى ما يمكنهم فعله |
| Ancak, biz insanlara ne yapabilecekleri hakkında fikirler öneriyoruz. | TED | نريد أن نعطي للناس فكرة حول ما يمكنهم فعله حيال هذا الأمر. |
| Uzun vadede yapabilecekleri şey ise bu retro-aşılama araçları ile gribe karşı koruyucu bir aşı olacak. | TED | الآن, على المدى البعيد, ما يمكنهم فعله هو إستخدام أدوات اللقاح العكسي في صنع لقاح وقائي للإنفلوانزا. |
| Bende bir virüs var ve doktorlar ne olduğunu bilmiyorlar ve bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أصبت بفيرس ما، والأطباء لا يعرفون كنهه وليس هناك شيء يمكنهم فعله |
| Korkuyorlar. Canavara yem oldular. Beklemekten başka yapabilecekleri bir şey yok. | Open Subtitles | مرتعبين , لحم لأجل الوحش ولا يوجد شيء يمكنهم فعله سوى الانتظار |
| Türler arası egemenliği sağlamak için yapabilecekleri her şey. | Open Subtitles | كل شيء يمكنهم فعله لأجل بقاء هيمنة النوع بأكمله |
| Doktorlar onu rahat ettirmekten başka yapabilecekleri bir şeyin olmadığını söylüyorlar. | Open Subtitles | أخبرنا الأطباء بأنه لا يوجد ما يمكنهم فعله الآن سوى جعلها تشعر بالراحة |
| İmkansız çekimler ile, bütün yapabilecekleri sıcak kalmak. | Open Subtitles | باستحالة التصوير، ما يمكنهم فعله أن يدفئان |
| Bu filmi şu anda izleyenlere hayatımı ve bu hayatta neler Morris Goodman (Mucize Adam) yapabileceklerini beş kelime ile özetleyecek olursam: | Open Subtitles | من أجل الذين يجلسون هناك الآن ويشاهدون هذا البرنامج ويتألمون إن أردت أن ألخـِّصَ حياتي وأن ألخـِّصَ للناس ما يمكنهم فعله في الحياة فألخـِّصُهُ هكذا في هذه الكلمات |
| Gruplarsa neler yapabileceklerini görürüz. | Open Subtitles | إن كانوا مجموعة، سنرى ما يمكنهم فعله. |
| Sorunlarla neler yapabileceklerini bir düşünsene. | Open Subtitles | ترى ما الذى يمكنهم فعله بالاضطرابات |
| Bakın, neler yapabileceklerini gördük. | Open Subtitles | انظروا، لقد رأينا ما يمكنهم فعله |
| Yani, birine ne yapabilirler? | Open Subtitles | أعني ما الذي يمكنهم فعله لشخص ما ؟ |
| Sen Herbert Stempel'sın. Sana ne yapabilirler ki? | Open Subtitles | أنت (هيربت ستمبل) مالذي يمكنهم فعله بك ؟ |
| Bununla ne yapabilirler? | Open Subtitles | فما الذي يمكنهم فعله بها ؟ |
| O yüzden, bütün bakanlıklardan kasırga konusunda neler yapabileceklerine dair birer öneri taslağı istiyorum. | Open Subtitles | أريد من كل قسم تحضير مسودة باقتراح ما يمكنهم فعله استجابة للإعصار |