Babam, her seferinde başka bir yere uçmam gerektiğini ve böylece dünyayı görebileceğimi söyledi. | Open Subtitles | وابي اخبرني انه ينبغي عليّ ان اذهب لاماكن مختلفة في كل مرة , كي ارى العالم بهذه الطريقة |
Şey, babam baharda New York'u görmem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | حسناً , ابي اخبرني ينبغي عليّ ان ارى نيو يورك في الربيع |
Muhtemelen... bilirsin, böyle çıkıp gelmemem gerekirdi, ama... | Open Subtitles | أنا ربما، تعرفين،لا ينبغي عليّ الظهورفيمثلهذا ،لكن .. |
Aslında sana bunu söylememem gerekir ama zırhının delinmez oluşundan dolayı: | Open Subtitles | أتعلم.. لا ينبغي عليّ أن أخبرك هذا، لكن بما أنّ درعك منيعة: |
Giyinsem iyi olacak. Dadıya 9'da evde olacağımı söyledim. | Open Subtitles | ينبغي عليّ ارتداء ملابسي أخبرتُ الجليسة أنّني سأعود بحلول التاسعة |
Aralarında barışı ve uyumu sağlamak zorundayım. | Open Subtitles | ينبغي عليّ نشر السلام والعمل على بث الإنسجام بينهم |
Bundan kaçınmak için gerekeni yapmazsak, neler olacağını size söylemek benim görevim. | TED | أرى وظيفتي بأنه ينبغي عليّ اخباركم ماذا سيحدث على الأرجح لو فعلنا الأقل لتجنب ذلك. |
Jessi yerde görünce ne yapmam gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | . . مع رؤية جيسي على الأرضيه علمت ماذا ينبغي عليّ فعله |
Kafamın içindeki, susturamadığım bu sesin sürekli olarak belki de yapmamam gerektiğini söylemesi. | Open Subtitles | بسبب أنني لا أستطيع تجاهل الصوت .. الذي أسمعه في عقلي الذي لا ينفك يقول ربما لا ينبغي عليّ القيام بذلك |
Avukat, bana bu konu hakkında kimseyle konuşmamam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | أنه لا ينبغي عليّ أن أتحدث مع .. أيّ شخص بشأن هذه الأمور |
İkinizi yalnız bırakmamam gerektiğini biliyordum. Dalga mı geçiyorsun. Gayet güzel takılıyorduk. | Open Subtitles | علمت بان كان لا ينبغي عليّ ترككما وحدكما |
Cam maskeye ihtiyacım olduğunu. Almam gerektiğini. | Open Subtitles | أنني أحتاج القناع الزجاجي أنه ينبغي عليّ الحصول عليه |
Kendimden nefret ediyorum. Sana söylememem gerekirdi. Niye söyledim bilmiyorum. | Open Subtitles | يا إلهي , أنا أكره نفسي ما كان ينبغي عليّ إخبارك |
Seni vurmam gerekirdi aç gözlü aşağılık seni. | Open Subtitles | ينبغي عليّ أن أُوقفك، أيُّها الطمّاع الحثالة. |
"Ya da belki, buradan buraya nasıl geldiğimle ilgili demem gerekirdi." | Open Subtitles | أو ينبغي عليّ أن أقول من هُنا إلى هُنا. |
Kendini kötü hissettiğin için bunu söylememem gerekir biliyorum ama ben gerçekten de çok eğleniyorum. | Open Subtitles | أعلم لا ينبغي عليّ قول هذا لأنّك تشعر بشعور سيء لكني أستمتع بنفسي. |
Giyinsem iyi olacak. Dadıya 9'da evde olacağımı söyledim. | Open Subtitles | ينبغي عليّ ارتداء ملابسي أخبرتُ الجليسة أنّني سأعود بحلول التاسعة |
Konsere gerçekten gitmek istiyorum ama o toplantıya da gitmek zorundayım. | Open Subtitles | لكن عليّ الذهاب لهذا الإجتماع، ينبغي عليّ ذلك، |
Baştan beri yapmam gerekeni yapacağım. | Open Subtitles | سأفعل ما كان ينبغي عليّ فعله في المقام الأول |
Almalı mıyım yoksa? | Open Subtitles | هل ينبغي عليّ الحصول على حزام؟ |
Ama orada ben de olmalıydım. | Open Subtitles | ولكن كان ينبغي عليّ التواجد هُناك للأحتفال معهم. |
Ama eğer yapacağımı düşünüyorsan, o zaman belki yapmalıyım. | Open Subtitles | لكن إن اعتقدتي أني سأرميها إذن ، ينبغي عليّ أن أرميها، |