Ben geldiğimde barda seninleydi ve şimdi burada ve sanırım bizi bekliyor. | Open Subtitles | كان معك عندما وصلت و الآن هو هنا و أعتقد بأنه ينتظرنا |
Ama evrenin büyük bir kısmı keşfedilmeyi bekliyor ve kazanılacak çok şey var. | TED | لكن هناك الكثير ينتظرنا في الكون ليتم اكتشافه. الفرص أمامنا كبيرة. |
Bence orada biri var, menzile girmemizi bekliyor. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك رجلآ، ينتظرنا حتى نصبح فى النطاق. |
Hepimiz ölüm miti, ölümden sonra bizi bekleyen dünya, yaşlanan büyüklerimiz ile uğraşmak zorundayız. | TED | كلنا لدينا مشكلة لغز الموت والعالم الذي ينتظرنا بعد الموت الشيخوخة وسنين الكهولة |
Belki yolda oturuyordu ve bizim ona çarpmamızı bekliyordu. | Open Subtitles | لربّما هو كان يجلس في الطريق، ينتظرنا لصدمه |
Ama hazırlıklı olun. Çünkü bizi orada neyin beklediğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | ولكن كونوا على استعداد لأننا لا ندري ماذا ينتظرنا هناك |
Ama bu huzurlu ufuğun ardında bir canavar bekliyor. | Open Subtitles | و لكن وراء الافق المسالم هناك وحش ينتظرنا |
Herkes gelmemizi bekliyor. Harika bir kulübe tuttum. | Open Subtitles | كل شخص ينتظرنا لنظهر وقد حصلت على كابينة رائعة |
Polise gidemeyiz. Orada bizi izliyor ve bekliyor. | Open Subtitles | لا يمكننا الذهاب للبوليس لأنه قابع بالخارج يشاهدنا و ينتظرنا |
Uçak bizi bekliyor. | Open Subtitles | لنذهب ، الهبـوط على حاملة الطـائرات ينتظرنا |
Kutsal topraklarda bizi ne bekliyor, biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم ما ينتظرنا فى الأرض المقدسة عالم جديد تماما |
Hepsi burada, örtüyü kaldırmamızı bekliyor. | Open Subtitles | كل ذلك موجود هنا، ينتظرنا لنكتشفه ونرفع الغطاء عنه |
Kanka, gökkuşağının sonunda bizi işte bu bekliyor dostum. | Open Subtitles | هذا ما ينتظرنا في نهاية قوس قزح يا صديقي |
İntikam en yakın arkadaşımız, bizi o gemide bekliyor. | Open Subtitles | الانتقام صديقنا المساعد ينتظرنا على القارب |
Umarım dinlenmişsinizdir. Pupi bizi bekliyor. | Open Subtitles | أتمنى أنكَ استرحتَ جيداً إذاً، بوبي ينتظرنا في الغرفة المجاورة |
Bizi bekleyen iş, görev, önümüzdeki sınama çok büyük. | TED | العمل الذي ينتظرنا، المهمة التي تنتظرنا، التحدي الذي ينتظرنا كبير. |
Bizi bekleyen servet, burada gördüğünün binlerce katı değerinde. | Open Subtitles | الثراء الذى ينتظرنا هناك يستحق الكثير، الكثير ألف مرة من الذى تراه هنا |
Evin arkasında bekliyordu. | Open Subtitles | كان ينتظرنا خارج المنزل اخبرت روني بالسيارة |
Çılgınlık olur. Geçidin diğer tarafında bizi ne beklediğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | هذا جنون، لا نعلم ما ينتظرنا عندما نعبر هناك |
Cikar ortaya. Eminim. Herhalde su an evde bizi bekliyordur, | Open Subtitles | أنا واثقه أنه أنصرف ربما هو عندى فى البيت ينتظرنا الآن |
Kim bilir nereye gidiyor. Durup da bizi bekleyecek değil ya? | Open Subtitles | لا أحد يعلم أين يذهب فلن ينتظرنا كما تعلمين |
12. katta bizi bekliyormuş. | Open Subtitles | إنه ينتظرنا في الطابق الثاني عشر |
Kaderinde yazılı olanları başaramazsa bizi neyin beklediği beni daha çok endişelendiriyor. | Open Subtitles | أنا أكثر قلقًا بشأن ما ينتظرنا إذا فشلت هي في تحقيق مصيرها |
Saat 10:00 ve uzun bir gün var önümüzde. | Open Subtitles | الساعه 10 صباحاً ولدينا يوم طويل ينتظرنا |
Rota değiştiremeyiz ve bizi Daire'de ne beklediğine dair en ufak fikrimiz yok. | Open Subtitles | لا يُمكننا تغيير المسار، وليس لدينا أدنى فكرة عمّا ينتظرنا بالمحور. |
Muhtemelen bize nelerle karşılaşacağımızı söyleyecektir. | Open Subtitles | أنه على الأرجح يريد أن يخبرنا بما ينتظرنا ما... |